Şimdi bize katılın!

Kayıt olduktan ve giriş yaptıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara cevap gönderebilirsiniz daha fazlası için forumumuza kayıt olmalısınız. Kayıt işlemi tamamen ücretsiz ve hızlıdır.

SignUp Now!
  • 💙 Ağaçtan çıkan kibrit bile kül ediyor ağacı. Şaşırmayın insanın insana yaptığına.
Katılım
14 Mar 2024
Mesajlar
2,128
Tepkime puanı
96
Puanları
48
Konum
Fizan
İlişki Durumunuz
Evli
Burcunuz
Balık
Takım
Fenerbahçe

Atatürk ilk Defa Ne Zaman ''Cumhuriyet'' Fikrini Açıklamıştır

Atatürk ilk Defa Ne Zaman ''Cumhuriyet'' Fikrini Açıklamıştır - 1905’den1917’ye ATATÜRK


'Bizim için hayat yeni başlıyor” diyen Mustafa Kemal, İstanbul’dan bir vapurla Beyrut’a hareket eder. Oradan Şam’a geçer. Kurmay yüzbaşı rütbesiyle oradaki orduya tayin edilmiştir; daha doğrusu sürgündür.
Koca Osmanlı İmparatorluğu’nun düşman devletler tarafından parçalanacağını gün gibi görmektedir. O’na göre çökmek, çökertilmek üzere olan İmparatorluğun “Osmanlıcılık politikası” ile ayakta tutulması da mümkün görünmemektedir. Fransız İhtilâli’ni çok iyi okumuştur. Sebepleri ve neticeleri birbirine çok iyi bağlamıştır, ihtilâlin neler getirdiğini çok iyi bilmektedir. Bu İhtilâlin yer yüzünde estirdiği milliyetçilik rüzgârının kısa sürede kasırgaya dönüşeceğinden emindir. Mustafa Kemal’e göre bu hızlı ve etkili akımı görmemek, bilmemek ve anlamamak, dünyadan habersiz yaşamaktır.
Milletin ve memleketin geleceği için çareler aramakta ve düşünmektedir. Çıkar yolun ancak ihtilâl olabileceği kanısına varmıştır. Arkadaşlarıyla görüşerek bu maksat için “Vatan ve Hürriyet Cemiyeti” ni kurar. Daha Şam’a gelmeden önce İstanbul’da:
“Bu iş için en müsait iklim Makedonya” demişti. Bu görüşle, gizlice Selânik’e gider. “Vatan ve Hürriyet Cemiyeti”ni, Selanik’te de kurar. Selanik dönüşü, Şam’a topçu stajına gitmeden önce, Beyrut’ta görüştüğü arkadaşlarına:
“… Dava, yıkılmak üzere bulunan bir İmparatorluk’tan, önce bir Türk Devleti çıkarmaktır” der. Bir süre sonra da Selanik’teki orduya tayin edilir. Kurduğu Vatan ve Hürriyet Cemiyeti, “İttihat ve Terakki Cemiyeti” ile birleşmiş ve bu birleşme ile “Terakki ve İttihat Cemiyeti” adını almıştır.
Aslında İttihat ve Terakki Cemiyeti ileri gelenleri, bir ihtilâli düşünmemişler; sadece, meşrutiyetin ilânını amaç edinmişlerdir. Çabalarını da bu nokta üzerinde toplamışlardır. Oysa Mustafa Kemal, çeşitli vesilelerle arkadaşlarına bu işin ancak ihtilâl ile gerçekleşebileceğini söylemiş ve bunu telkine çalışmıştır. Nitekim:
“… Meşrutiyet, köhneleşmiş ve insicamını kaybetmiş olan Osmanlı İmparatorluğu’nun üzerine değil, Türk çoğunluğunun yaşadığı kısım üzerine oturtulmalı; düşmanlarının, yani büyük devletlerin yapacağı bir tasfiye yerine, İhtilâl İdaresi, kendi başına bir Türk Devleti kurmalıdır” der. Kurulmasını düşündüğü Türk Devleti’nin hudutlarını da şu şekilde belirler:
“Batı ve Doğu Trakya bizde kalmalı…
Edirne vilâyeti hududu, kuzeye, Bulgaristan içlerine doğru genişlemeli.
Arnavutluk bağımsız olmalı.
Anadolu kıyılarına yakın olan adalar, bizde kalmalı…
güneyde Hatay, Halep, Musul bizim olmalı…
Geri kalan yerler, Araplara terk edilmelidir.”
Görüldüğü gibi Mustafa Kemal, daha 1905 yılında, Hatay’ın tarih ve coğrafya olarak Türk bölgesi olduğunu belirliyor ve bunu savunuyor; böylece halkının da Türk olduğunu apaçık gösteriyordu.
Güney Cephesinde, Yedinci Ordu Kumandanı bulunduğu zaman, 1917 yılında, Osmanlı Orduları Genel Karargâhı’na verdiği ünlü rapor, bugün de ibretle okunmaya değer. Birinci Dünya Savaşı’nın yenilgiyle sona ereceği, O’na gün gibi açıktır. Bu nedenledir ki, o ünlü raporunda Mustafa Kemal Paşa:
“… Askerî siyasetimiz, bir savunma siyaseti ve elimizde bulunan kuvvetleri ve bir tek askeri son ana kadar saklamak siyaseti olmalıdır. Bu siyaset ülke dışında bir tek Osmanlı askerinin kalmasına tahammül gösteremez” demektedir.
Daha 1905 yılları sonunda arkadaşlarına teklif ettiği temel düşüncesi
“Büyük kısmı Türk olan bölgeler üzerine oturtulacak Türk Devleti” dir.
Bütün mesele tarih olarak coğrafya olarak, Anadolu’nun bütünlüğü içerisindeki toprakların, kurulacak devletin sınırları içinde bulunmasıdır; Türk’ün hiçbir sebep ve bahane ile asla bölünmemesidir.
Nitekim 26-28 Ekim tarihleri arasında Antep’e gitmekte olan Ali Cenanî Bey’e:
“… Teşkilât yapın. Millî bir kuvvet meydana getirin. Kendinizi savunun. Ben istediğiniz silâhı veririm” der.

Kaynak: ATATÜRK KÜLTÜR DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU
Bekir Tünay
1 Ali Fuat Cebesoy, Sınıf Arkadaşım Atatürk, s. 86.
2 a.g.e., s. 70-72.
3 a.g.e., s. 108.
4 a.g.e., s. 114-117.
5 Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, c. IV, s. 5.
6 Harp Akademileri Komutanlığı, Atatürk’ün Jeopolitik ve Stratejik Görüşleri, s. 108.​
 

Konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst