
- Katılım
- 14 Mar 2024
- Mesajlar
- 2,216
- Tepkime puanı
- 115
- Puanları
- 63
- Konum
- Fizan
- İlişki Durumunuz
- Evli
- Burcunuz
- Balık
- Takım
- Fenerbahçe
- Konu Yazar
- #41
“Ali Kemal’e çok kızıyorum! Hem kızıyorum, hem de gazetesini aralıksız okuyorum. Bir çeşit sinir idmanı oluyor. Yanıldığı yüzde yüz... Yanılmak, insanlar için ayıp bir şey sayılmamak gerek ama, burada şaşırmak, hata etmek olur mu? İki ayrı şey yok ki azizim. İki ayrı şey var olsa, “hayırlıyı seçmekte yanıldı” deriz. Bir tek yol kalmış, o da dövüşmek... Ben esirlikteyken yanımda bir Sadık Çavuş vardı. İskilipli bir Kürt oğlu! “Kırmızı çizmeyi giymeli imiş Al atın üstüne binmeli imiş Dövüşe dövüşe ölmeli imiş” diye, bir türkü söylerdi ve gözlerim yaşarırdı. Esir adamın ölmesi bile komik oluyor beyler! Kan kırmızı bir atın üzerinde, ayağında kan kırmızı çizmelerle dövüşürken ölmeyi düşünün... Esir kampında iki kişi kendini öldürdü. Birisi, yedek subaydı. Kendi kendine bir tarih kararlaştırmış, “Şu zamana kadar karımdan mektup gelmezse, yaşamaya katlanmak boştur” demiş. Esir kampındakilerin İstanbul’dan mektup almaları, o sıralarda, mesela, aya çıkmak gibi imkânsız bir şeydi. Kendisini palaskasıyla, aptesthanede astı. Görenler bağrıştılar. Koştuk. Çivi alçak olduğundan ayaklarını yukarıya toplamıştı. Korkunç bir şey! Hayata ayak basmamak için, vücudunu iki büklüm edebilmek... Boynu biraz bükülmüştü. Nedense, ben o anda, hiçbir acıma duymadım. Harpte çok ölüm gördüğümden olmalı...”
Kemal Tahir - Esir Şehrin İnsanları
Kemal Tahir - Esir Şehrin İnsanları