Şimdi bize katılın!

Kayıt olduktan ve giriş yaptıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara cevap gönderebilirsiniz daha fazlası için forumumuza kayıt olmalısınız. Kayıt işlemi tamamen ücretsiz ve hızlıdır.

Şimdi kayıt ol!
  • 💙 Ağaçtan çıkan kibrit bile kül ediyor ağacı. Şaşırmayın insanın insana yaptığına.
SAE - (Society of Automotive Engineers) Amerikan Otomotiv mühendisleri birliği
SAW - (Spark Angle Word) Kıvılcım açısı işareti
SAV (Sports Activity Vehicle): Sportif özellikleri çok öne çikarilmis iri arazi tipli binek araç. Sportif aktivite aracı. Bu terim BMW tarafından arazi aracı X5 için özel olarak kullanılmış. Nedeni ise X5'in gerçek bir arazi aracı ile konforlu bir otomobil karışımı olması
SBDS - (Service Bay Diagnostic System) Servis bölümü teşhis sistemi
SBEC - (Single Board Engine Controller -replaced with PCM) tek bordlu motor kontrolörü
SBS - (Supercharger Bypass Solenoid) Süperşarjer kısa devre solenoidi
SBT - (¤¤¤¤¤¤ Bus Traveller) Seri büs esyahat edici
SC - (Supercharger) Süperşarjer
SCB - (Supercharger Bypass Süperşarjer kısa devresi
SCSV- (Shift control solenoid valve) Vites kontrol selenoid valfi
SDM - (Sensing and Diagnostic Module) algılama ve teşhis modülü
SDI (Saugdiesel Direct Injection): VW'nin turbo olmayan direkt enjeksiyonlu dizel motorlarinda kullanilan bir sistemin ismi. SDI (Emmeli dizel direct enjeksiyon
SDV - (Spark Delay Valve) Kıvılcım geciktirme valfi
SEFI - (Sequential Electronic Fuel Injection -replaced with SFI) Sıralı elektronik yakıt enjeksiyonu
SEO - (Special Equipment Option) Özel ekipman seçeneği
SES - (Service Engine Soon -replaced with MIL) Servis motoru bozukluk göstergesi
SFI - (Sequential Multiport Fuel Injection) Sıralı çok portlu yakıt enjeksiyonu
SHO - (Super High Output) Süper yüksek güç
SIG RTN - (Signal Return) Sinyal dönüşü
SIL - (Shift Indicator Lamp) Vites değiştirme gösterge lambası
SIPS – ( Side impact protection system ) Volvo yan darbe korma sistemi Ön koltukların altında enlemesine ve B direklerinde diklemesine bulunan yüksek dayanıklığı olan çelik barlar ile yan havayastıklarının oluşturduğu sistem.
SIR - (Supplemental Inflatable Restraint) İlave şişirilebilir trtucu
SLS: Lüks otomobillerde ve Off-road araçlarinda kullanilan aracin yüksekligini otomatik olarak ayarlayan sistem.
SL SWITCH- (Stop lamp Switch) Stop lambası svici Fren müşürü
SMEC - (Single Module Engine Controller -replaced with PCM) tek modüllü motor kontrolörü
SNSR - (Sensor) Sensör algılayıcı duyar eleman
SO2 - (Sulphur Dioxide) kükürt dioksit
SOHC - (Single Over Head Camshaft) Üstten tek kam mili
SPD - (Speed) Hız
SPOUT - (Spark Output) Kıvılcım çıkışı
SRC - (Selective Ride Control) Seçilebilir sürüş kontrolü
SRS - (Supplemental Restraint System) Tamamlayıcı sınırlayıcı sistem Yardımcı emniyet Sistemi Olası bir kazada havayastığı ve aktif gergili emniyet kemerlerinin birlikte çalışmasını gaz pedallarının ileriye doğru katlanmasını sağlayan tüm ek güvenlik sisteminin ismi. Bahsedilen emniyet kemeri yerine değil onunla birlikte kullanılması gereken ve yolcuları koruyan hava yastıklarıdır.
SRSCM- (Aır bag Control modülü) Hava yastığı kumanda modülü
SRI- (Servıce Reminder Indıcator) Servis ikaz lambası
SS - (Shift Solenoid) Vites değiştirme solenoidi
ST - (Scan Tool)Test cihazı (arıza) Tarama takımı
STI - (Self Test Input) Kendi kendine test girişi
STO - (Self Test Output) Kendi kendine test çıkışı
STS - (Service Technicians Society) Servis teknisyenleri birliği
SULEV - (Super Ultra Low Emission Vehicle)Süper ötesi düşük emisyonlu taşıt
SUV (Sport utility vehicle) Sportif zevk aracı. SAV ile benzer amacı taşıyor. Bu kategoride yer alanlardan bazıları: Honda HR-V Toyota RAV4 veya Subaru Forester
SW - (Station Wagon) Kombinasyonlu araç
 
T - (Turbo) Turbo
T / A (Transaxle) Şanzuman
TAB - (Thermactor Air Bypass -replaced with AIRB) Termeaktör hava kısa devresi
TAC - (Throttle Actuator Control) Ventüri uyartım kontrolü
TAD - (Thermactor Air Divert -replaced with AIRD) Termeaktör hava saptırıcı
TACH - (Tachometer) Takometre
TAP - (Transmission Adaptive Pressure) Transmisyon uyumlu basınç
TAS (Travel Assist System): Bu sistem bağlı olduğu GSM hattı sayesinde kaza ve arıza hallerinde markanın merkezine GPS'te belirlediği koordinatlarla birlikte yardım mesaji gönderiyor.
TB - (Throttle Body) Ventüri boğazıGaz kelebeği gövdesi
TBA - (Tertiary Butyl Alcohol) Tertiari bütil alkol
TBI - (Throttle Body Fuel Injection) Ventüri boğazı yakıt enjeksiyonu
TC - (Turbocharger) Türboşarjer aşırı doldurucu
TC (Traction Control): ASR ile ayni görevi yapan bir sistem. ABS yardimi ile yeri geldiginde fren uygulayarak çekisin basarisini artiriri. Opel'in ASR sisteminin adıdır.
TCC - (Torque Converter Clutch) Tork konverter kavraması
TCIL - (Transmission Control Indicator Lamp) Transmisyon kontrol gösteresi lambası
TCL - (Traction Control) Çekiş kontrolü
TCM - (Transmission Control Module) Transmisyon kontrol modülü
TCS - (Traction Control System) Çekiş kontrol sistemi veya itişin olduğu herhangi bir tekerleğin boşa dönmesini engelleyen kontrol sistemi.
TCS - (Transmission Control Switch) Transmisyon kontrol anahtarı
TDC - (Top Dead Center) Üst ölü nokta
TDCI – (turbo diesel common rail injection)Fordun kullandığı common rail sistemi
TDI - (Turbo Direct Injection) Direkt enjeksiyonlu turbo ( audi vw seat skodanın kullandığı crdi sistemi )
TEMP - (Temperature) Sıcaklık
TFI - (Thick Film Integrated -replaced with DI) kalın film entegreli
TFT - (Transmission Fluid Temperature) Transmisyon sıvısı sıcaklığı
THM - (Turbo Hydra-Matic) Turbo Hidra-Matik
TIR – ( Transport İnternational Routiel ) Uluslar arası karayolu taşımacılığı
TLEV - (Transitional Low Emission Vehicle) Geçiş süreci düşük emisyonlu taşıtı
TOT - (Transmission Oil Temperature) Transmisyon yağı sıcaklığı
TP - (Throttle Position) Gaz konumu Gaz kelebeği pozisyonu
TPS- (Throttle position sensor) Gaz kelebeği pozisyon sensörü
TPI - (Tuned Port Injection) ayarlı port enjeksiyonu
TPM - (Tire Pressure Monitor) Lastik basıncı monitörü
TR - (Transmission Range) Transmiston aralığıVites seçici
TRUST (Traktion und stabilitaet) TRUST ESP'nin Smart'ta kullanılan adıdır.
TS (Twin Spark): Alfa Romeo'nun silindir basina 2 buji kullanilan modellerine verilen ad.
TSS - (Transmission Speed Sensor) Transmisyon hız sensörü
TV - (Throttle Valve) Gaz kelebeği
TVS - (Thermal Vacuum Switch) Isıl vakum anahtarı
TVV - (Thermal Vacuum Valve) Isıl akum valfi
TWC - (Three Way Catalytic Converter) Üç yollu katalitik konvertör
TXV - (Thermal Expansion Valve) Isıl genleşme valfi
 
UART - (Universal Asynchronous Receiver-Transmitter) Üniversal asenkron alıcı-aktarıcı
UCC- (Under floor catalytic onvertor) Alt katalitik konvektör
UD - (Underdrive) Sürüş altı
UL- (Unleaded) Kurşunsuz
ULEV - (Ultra Low Emission Vehicle) Çok düşük emisyonlu taşıt
ussp Amerika yeni araç değerlendirme programı
 
V - (Volts) Volt
VAC - (Vacuum) Vakum
VAF - (Volume (or Vane) Air Flow) Hacimsel veya kanatçık hava akışı
VANOS (Variable Nockenwellen Steuerung): BMW tarafindan gerçeklestirilmis degisken zamanli supap supap iticileri ve eksantrik kontrol sistemi. BMW'nin teknolojik bir diğer özelliği. Sübapların açılma ve kapanma anları değişkendir. Düşük devirlerde daha fazla tork ve yüksek devirlerde daha fazla güç sağlanıyor Bu sistem emme ve egzoz manifoldlarindaki gaz akisini da kontrol ediyor. (Değişken eksantrik ateşlemesi)
VAT - (Vane Air Temperature -replaced with IAT) Kanatçık hava sıcaklığı
VATS - (Vehicle AntiTheft System) Taşıt hırsız önleme sistemi
VCC - (Viscous Converter Clutch) Viskoz konvertör kavraması
VCM - (Vehicle Control Module) Taşıt kontrol modülü
VCRM - (Variable Control Relay Module) Değişken kontrol rölesi modülü
VDC (Vehicle dynamics control)Subaru'nun dört çeker araçları için sürüş dinamiği düzenleyicisinin adıdır FDR sistemi ile aynıdır yıldırım hızı ile motor şanzıman ve frene müdahale ederek aracın savrulmasını önler
VDOT - (Variable Displacement Orifice Tube) Değişken yer değiştirme orifis tüpü
VDV - (Vacuum Delay Valve) vakum geciktirme valfi
VECI - (Vehicle Emission Control Information (label) Taşıt emisyon kontrol bilgi etiketi
VF - (Vacuum Flourescent) Vakum floresant
VGT – Değişken geometrili turbo
VIN - (Vehicle Identification Number) taşıt kimlik numarası
VMV - (Vacuum Modulator Valve) Vakum modülatör valfi
VNT - (Variable Nozzle Turbocharger) Değşken lüleli türboşarjer
VOTM - (Vacuum Operated Throttle Modulator) Vakumla çalışan gaz kelebek modülatörü
VPWR - (Vehicle Power) Taşıt gücü
VR - (Vacuum Regulator) Vakum regülatörü Voltaj regülatörü
VREF - (Voltage Reference) voltaj referansı
VRV - (Vacuum Reducer Valve) Vakum azaltma valfi
VRIS - (Variable Resonance Induction System) değişken rezonanslı indüksiyon sistemi
VSA – Araç denge kontrol sistemi ( HONDA )
VSC – ( Vehicle stability control system ) Toyota'nın ESP için kullandığı isim
VSS - (Vehicle Speed Sensor) Taşıt hız sensörü
VTA - (Vehicle Theft Alarm ) Taşıt hırsız alarmı
VTEC - (Variable-valve timing and electronic-lift control) Değişken Zamanlamalı Supap Kontrol SistemiHONDA
VTG (Variable turbin geometrie)Değişken türbin geometrisi. Turbo yükleyicisinin türbin kanatları ayarlanabiliyor. Düşük devirlerde daha yüksek tork üretiliyor. Yüksek devirlerde kanatlar akıma paralel durumda bulunuyor. Atık gaza karşı gelen basınç azaltılır ve yakıt tüketimine olumlu bir etki sağlanır.AUDİ
VTSS - (Vehicle Theft Security System) Taşıt hırsız güvenlik sistemi
VVC (Variable valve control) Rover'in VANOS versiyonudur.
VVT - (Variable Valve Timing) Değişken supap zamanlaması
VVT-i - (continuously Variable intake Valve Timing) Sürekli değişken emme supabı zamanlaması Toyota'nın VANOS versiyonudur.
 
WAC - (Wide Open Throttle A/C Cutoff) Tam gaz klima kapatma
W/B - (Wheelbase) Dingiller arası mesafe
WHIPS – ( Whiplash protection safety seats ) Volvo boyun zedelenmesini önleme sistemi Arkadan gelecek kaza darbelerinde ön koltukları alttan ön yukarıya doğru kaydırarak sürücü ve yanındakinin boynundan omuruna zedelenme ortaya çıkarmayan salıncak hareketi içeren bir sistem Beyin travmalarına karşı koruyucu sistem. Özel olarak üretilen ön koltuklar ile arkadan çarpmalarda omurgaya binen yük absorbe edilir ve yaralanma riski azaltılır.
WOT - (Wide Open Throttle) Tam gaz Tam açık gaz kelebeği
WSS - (Wheel Speed Sensor) Tekerlek hız sensörü
WTS- (Water temperature sensor) Su sıcaklık sensörü
WU-OC - (Warmup Oxidation Catalytic Converter) Isınma oksidasyon katalitik konvertörü
WU-TWC - (Warmup Three Way Catalytic Converter) Isınma üç yollu katalitik konvertörü
 
X - (Experimental (vehicle)) Deneysel (taşıt)
ZEV - (Zero Emission Vehicle) Sıfır emisyonlu taşıt
ZTECH - (Zero Emission Technology) Sıfır emisyon teknolojisi
 
kağıtsız ofis (Alm. , Fra. bureau automatisé, İng. paperless office) Kağıt belgelerin gerekmeyeceği şekilde otomasyonu tamamlanmış ofis.
kalabalık spektrum (Alm. , Fra. spectre encombré, İng. congested spectrum)
kalan (Alm. Restglied, Fra. terme résiduel, İng. remainder) 1) Bir tamsayı başka bir tamsayıya bölündüğünde arta kalan tamsayı, 2) Bir çokterimli başka bir çokterimliye bölündüğünde arta kalan çokterimli, 3) Bir yakınsak serinin ilk n terimi atıldığında arta kalan terimlerin toplamı.
kalem huzmeli anten (Alm. , Fra. antenne à faisceau crayon, İng. pencil-beam antenna).
kalem ışın (Alm. , Fra. faisceau-crayon, İng. pencil-beam) Hemen hemen dairesel kesite sahip olan dar ışın.
kalem yolalımı (Alm. Stiftweg, Fra. chemin de plume, İng. pen travel) Kalemin kayıt kağıdının bir ucundan diğer ucuna ulaşırken gittiği yolun uzunluğu.
kalemli kaydedici (Alm. Schreibregistrierer, Fra. enregistreur à plume, İng. pen recorder) Kayıdın mürekkepli bir kalemle yapıldığı kayıt aleti.
kalıcı aksama (Alm. , Fra. panne franche, İng. determinate fault) Bir sistemde tüm eylemler için aksamanın aynı biçimde ortaya çıkması.
kalıcı bağlantı (Alm. permanente Verbindung, Fra. connexion permanente, İng. permanent connection) Çağrı başlatma ve sonlandırma yordamlarının uygulanmadığı, dolayısıyla bir anahtarlama işlemine tabi olmayan, ve ilgili abonelere abone süresi boyunca her an hizmet verebilen teleiletişim bağlantısı.
kalıcı durum sapması (Alm. bleibende Regelabweichung, Fra. écart de statisme, İng. steady-state deviation) Tüm giriş değişkenleri sabit tutulurken çıktının sapmasının değeri.
kalıcı hız hata katsayısı (Alm. statischer Geschwindigkeitsfehlerkoeffizient, Fra. coefficient d'erreur statique de vitesse, İng. static velocity error coefficient) s ile çarpılmış açık döngü aktarım işlevinin karmaşık değişkeninin sıfır limitindeki değeri.
kalıcı hız hatası (Alm. statischer Geschwindigkeitsfehler, Fra. erreur statique de vitesse, İng. static or steady-state velocity error) Birim yokuş girdi için kalıcı yanılgı.
kalıcı ivme hata katsayısı (Alm. statischer Beschleunigungs-fehlerkoeffizient, Fra. coefficient d'erreur statique d'accélération, İng. static acceleration error coefficient) s2 ile çarpılmış açık döngü aktarım işlevinin karmaşık değişkeninin sıfır limitindeki değeri.
kalıcı ivme hatası (Alm. statischer Beschleunigungsfehler, Fra. erreur statique d'accélération, İng. static or steady-state acceleration error) Girdinin zamanın parabolik bir işlevi olduğunda kalıcı durum yanılgısı.
kalıcı konum hata katsayısı (Alm. statischer Positionsfehlerkoeffizient, Fra. coefficient d'erreur statique de position, İng. static position error coefficient) Açık döngü aktarım işlevinin karmaşık değişkeninin sıfır limitindeki değeri.
kalıcı konum hatası (Alm. statischer Positionsfehler, Fra. erreur de position statique, İng. static or steady-state position error) Birim basamak girdi için dizgenin kalıcı durum yanılgısı.
kalıcı mıknatıslık (Alm. magnetische Remanenz, Fra. rémanence magnétique, İng. magnetic remanence) Bir maddedeki uygulanan alan şiddetinin tekdüze olarak değiştirilmesiyle doyma durumundan sıfıra getirildiğinde, kalıcı manyetik akı yoğunluğunun değeri.
kalımlı (Alm. überlebenfähig, Fra. survecable, İng. survivable) Kalımlılık özelliklerini taşıyan bir ağa ya da dizgeye ilişkin.
kalımlılık (Alm. Überlebenfähigkeit, Fra. survecabilité, İng. survivability) Bir iletişim ağının doğal afetler, nükleer patlamalar, düşman saldırıları gibi uzamsal bağımlılık gösteren çeşitli örseleyici etkenlerin altında belirli bir düzeye kadar işlevini sürdürebilmesi olasılığı.
kalın Ethernet (Alm. , Fra. , İng. thick Ethernet) Çapı 13 mm civarındaki bir Ethernet kablosu kullanan yerel alan ağı tipi.
kalıntı (Alm. Residue, Fra. résidu, İng. residue) 1) Bir parçasının alınmasından, çıkarılmasından sonra arta kalan, 2) Bir sayıdan, başka bir tamsayının katları çıkarıldıktan sonra kalan sayı, örn. 2 ve 7, 12 sayısının 5 modülüne göre kalıntılarıdır, 3) Karmaşık iki çokterimlinin oranından oluşan bir işlevde (rasyonel işlev) bir kökün zaman bölgesindeki etkisini gösteren sayı.
kalıntı hata oranı (Alm. Restfehlerrate, Fra. taux d'erreurs résiduelles, İng. residual error rate) Sezilemeyen ya da düzeltilemeyen hatalı bit sayısının, iletilen toplam bit sayısına oranı.
kalıntı mıknatıslık (Alm. , Fra. aimantation résiduelle, İng. residual magnetism) Mıknatıslayan kuvvetin geri çekilmesinden sonra bile bir miktar mıknatıslığı üzerinde tutan ferromanyetik malzemelerin özelliği.
kalıp deyim (Alm. Literal, Fra. littéral, İng. literal) Kaynak programında belirlenen, ve daha sonraki herhangi bir çeviri işleminde değerinin değişmemesi gereken bir öğenin değeri; örneğin "x=0 ise ARIZA bildir" deyimindeki ARIZA sözcüğü.
kalıtsal hata (Alm. mitgeschleppter Fehler, Fra. erreur héritée, İng. inherited error) Ardışık bir hesaplama işleminde bir önceki adımdan devralınan hata.
kalibrasyon (Alm. Kalibrieren, Fra. étalonnage, İng. calibration) Belirlenmiş koşullar altında, ölçme aygıtı veya ölçme sisteminin gösterdiği değerler veya maddi ölçüt ile gösterilen değerler ile ölçülen büyüklüğün bunlara karşılık geldiği bilinen değerleri arasındaki ilişkiyi belirleyen işlemler dizisi.
kalite güvencesi (Alm. , Fra. assurance qualité, İng. quality assurance) Bir yazılım ürünün teknik isterleri karşılayabilme garantisini sağlamak amacıyla planlı ve sistematik kararların tümü.
Kalman süzgeci (Alm. Kalman-Filtering, Fra. filtrage Kalman, İng. Kalman filtering) Bir parametrenin dizge dinamiğini de göstererek en olasıl değerinin seçimine yol açan matematiksel yordam.
kama tanım bölgeli (Alm. , Fra. , İng. wedge support) İki boyutlu bir alanda bir sinyalin tanım bölgesinin dar açı oluşturacak bir yörede olması.
kamaştırma yansıtıcısı (Alm. , Fra. réflecteur-brouilleur, İng. confusion reflector) Elektronik savaşta köşeli yansıtıcılar, metalik şeritler, metalik toz bulutu vb. aracılığı ile kamaşma yansımaları yaratan düzen.
kamera tübü (Alm. , Fra. tube analyseur, İng. camera tube, image pick-up tube) Çoğunlukla bir tarama işleviyle optik bir imgenin elektriksel bir imgeye dönüşmesini sağlayan elektron demetli tüp.
kamuflaj (Alm. , Fra. camouflage, İng. concealment system) Korunması istenen verilerin başka bir ilgisiz veri içine gömülerek saklandığı gizlilik sistemi.
kamusal (Alm. , Fra. public, İng. public) Büyük bir müşteri topluluğu tarafından kullanılabilen bir teleiletişim hizmetine ilişkin.
kamusal ağ (Alm. , Fra. réseau public de commutation de données, İng. public network) Kamusal devre anahtarlamalı, paket anahtarlamalı ve kiralık hat hizmetlerini vermek üzere bir teleiletişim yönetimi tarafından kurulmuş ağ.
kamusal anahtar (Alm. , Fra. clè publique, İng. public key) Bir kamusal şifreleme sisteminde sadece kriptolama kısmı için kullanılan, kripto çözmekte kullanılamayan anahtar.
kamusal anahtarlamalı ağ (Alm. öffentliches Wählnetz, Fra. réseau public commuté, İng. public switched network) Devlet iletişim örgütleri ya da kamusal telefon şirketlerinin iyeliğindeki döngüler, gövdeyollar, santrallar tarafından oluşturulan telefon iletişim ağı.
kamusal anahtarlı şifreleme sistemi (Alm. , Fra. , İng. Public Key System Data Encryption) Herkesçe bilinen bir anahtarla şifresiz bir metni şifreli bir metne dönüştüren, şifre çözme işleminin ise kişilere özel anahtarlarla yapıldığı iki-yönlü ve bakışımsız şifreleme algoritması.
kamusal kara gezgin şebekesi (Alm. , Fra. réseau mobile terrestre public, İng. public land mobile network) Ortak bir yol atama planı ve ortak bir numaralama planından oluşan gezgin anahtarlama alanları topluluğu.
 
kamusal veri şebekesi (Alm. , Fra. réseau public pour données, İng. public data network) Kamuya veri iletim hizmetleri sunmak amacıyla kurulan ve işletilen bir şebeke.
kanal (Alm. Kanal, Fra. canal, voie, İng. channel) 1) Verilerin iletildiği yol, 2) Bir radyo ya da televizyon iletimine elverecek denli genişliğe sahip olan sıklık kuşağı
kanal altyapısı (Alm. Kanal-Infrastruktur, Fra. sous-structure de canal, İng. channel substructure) Bir kanalın daha alt düzeyde bir soyutlamanın sonucunda bir kanallar ya da öbekler kümesine bölüntülenmesi.
kanal denkleştirici (Alm. , Fra. égaliseur de canal, İng. channel equalizer) Bir iletişim kanalındaki doğrusalsızlık, darbantlılık, sönümlenme vb. gibi bozucu etkenlere karşı kanalın aktarım işlevine istenen özellikleri kazandırmayı amaçlayan denkleştirici.
kanal grubu (Alm. , Fra. groupe de voies, İng. channel group) Sıklık bantları yanyana olan ve tek bir taşıyıcı tarafından taşınan 12 standart telefon kanal kümesi.
kanal hata denetimi (Alm. Kanalfehler-überwachung, Fra. contrôle d'erreurs de canal, İng. channel error control) Bir iletişim kanalından yapılan iletimde verilerin örselenerek hatalı algılanmasına karşı alınan önlemler.
kanal kapısı (Alm. Kanalgatter, Fra. porte de canal, İng. channel gate) Belirli anlarda bir kanalı bir anayola ya da bir anayolu bir kanala bağlayan aygıt.
kanal sığımı (Alm. Kanalkapazität, Fra. capacité d'un canal, İng. channel capacity) Bir iletişim kanalının güvenilir biçimde hiç bir bilgi örselenmesine ve yıtimine yol açmadan taşıyabileceği bilgi miktarı
kanalı çoğullamadan çıkarmak (Alm. , Fra. démultiplexeur de canaux, İng. channel demultiplexing) Sayısal olarak çoğullanmış bir veri katarından bir ya da daha fazla kanalı seçip çıkarmak.
kanıt (Alm. Argument, Fra. argument, İng. argument) Bir tanıtlamanın dayandığı önerme.
kapalı devre (Alm. geschlossener Stromkreis, Fra. circuit fermé, İng. closed circuit) Akım için sürekli bir yolun bulunduğu devre.
kapalı döngü kutupları (Alm. Pole im geschlossenen Kreis, Fra. pôles en boucle fermée, İng. closed loop poles) Kapalı döngü aktarım işlevinin payda çokterimlisinin kökleri.
kapalı eğri (Alm. abgeschlossene Kurve, Fra. courbe fermée, İng. closed curve) Başlangıç ve bitiş noktaları çakışan eğri.
kapalı konum (mekanik anahtar) (Alm. geschlossene Stellung, Fra. position de fermeture, İng. closed position) Aygıtın ana devresinin önceden belirlenmiş sürekliliğinin sağlandığı konum.
kapalı kullanıcı grubu (Alm. , Fra. group fermé d'usagers, İng. closed user grubu, CUG) Bir veri ağı üzerinde kendi gruplarına ait olmayan kullanıcılardan çağrı kabul edemeyen ya da ileti gönderemeyen seçilmiş kullanıcılar grubu.
kapalı mimari (Alm. , Fra. architecture fermée, İng. closed architecture) Tek bir üreticinin / satıcının yazılım ve donanımıyla bağdaşır olan mimari.
kapalı yol (Alm. geschlossener Pfad, Fra. chemin fermé, İng. closed path) Bir çizgede hiç bir düğüme bir kezden çok uğramayan ve başladığı düğümde biten yol.
kapama yeteneği (Alm. Einschaltvermögen, Fra. pouvoir de fermeture, İng. making capacity (of a switching device)) Kullanma ve davranış için öngörülen şartlar altında belirtilmiş bir gerilimde, bir anahtarlama aygıtının kapayabileceği beklenen akım değeri.
kapı (Alm. Tor; Klemmenpaar, Fra. porte; pair de bornes, İng. port; terminal pair) 1) Bir devrede, birinden giren akım diğerinden çıkan akıma özdeş olduğu uçlar çifti; 2) Bilgisayar dizgelerinde uçbirim ile merkezi bilgisayar arasındaki iletişim kanalı.
kaplam (Alm. , Fra. domaine, étendue, İng. extent) Bir kavram, simge ya da davranışın uzanım alanı ya da oluşturucu öğelerin tümü.
kaplama alanı (Alm. , Fra. zone de couverture, İng. coverage area) Bir verici radyo istasyonunun belirli bir hizmet için, belirli bir frekansta, bir ya da daha çok sayıda alıcı istasyon iletişim kurabildiği alan.
kaplama alanı dışında (Alm. , Fra. zone morte, İng. dead spot) Hücresel iletişim sisteminde hizmetin verilemediği bir yer.
kapma (Alm. Mitnahme, Fra. capture, İng. capture) 1) Moleküler ya da atomik bir yapının nötron gibi bir parçacıkla etkileşerek onu yakalaması, 2) Bir çok taşıyıcının bulunduğu bir ortamda alıcının diğerlerini bastırarak tek bir radyo dalgasına uyumlanması.
kapsama imi (Alm. Inklusionszeichen, Fra. signe d'inclusion, İng. inclusion sign) Bir kümenin bir başka kümenin altkümesi olduğunu gösteren im.
kapsayan orman (Alm. , Fra. arbre recouvrant, İng. spanning tree) Tüm düğümleri içeren, ancak ayrıtlarının bazılarının budanmasıyla altçizgelere parçalanan ağaç.
kara cisim (Alm. schwarzer Körper, Fra. corps noir, İng. black body) Akkorluğuna dek ısıtılınca sürekli bir görünür ışık izgesi veren kuramsal cisim.
kara kutu modeli (Alm. , Fra. boîte noire, İng. black box) Girdileri, çıktıları, ve işlevsel ilişkisi bilinen, ancak içeriği ya da gerçekleştirimi bilinmeyen ya da önemsiz olan sistem ya da bileşenin modeli.
karakteristik empedans (çeli) (Alm. , Fra. impédance caractéristique, İng. characteristic impedance) Birbiçimli bir iletim hattında, hattı sonsuz uzunlukta gibi gösterecek, dolayısıyla yansımasız kılacak sonlandırma empedansı.
karanlık akımı (Alm. Dunkelstrom, Fra. courant d'obscurité, İng. dark current) Bir elektron tüpü veya bir fotoselin dış devresinden gelen radyasyonun bulunmaması durumunda akan akım.
karanlık direnci (Alm. , Fra. résistance d'obscurité, İng. dark resistance) Herhangi bir aydınlatma olmadığında bir ışığa duyarlı aygıtın üzerindeki gerilimin karanlık akımına oranı.
karar (Alm. Entscheidung, Fra. décision, İng. decision) Bir gengüdümün (stratejinin) sonucu.
karar anı (Alm. Entscheidungsmoment, Fra. instant de décision, İng. decision instant) Sayısal iletişimde alıcıya gelen sayısal bir işaretle hangi olasıl öğenin geldiğinin sezilmesi için karar verilme anı.
karar değeri (Alm. Entscheidungswert, Fra. valeur de décision, İng. decision value) Sayısal iletişim ya da işaret işlemede komşu nicemleme aralıkları arasındaki sınırı belirleyen değer.
karar devresi (Alm. Entschluß-Schaltung, Fra. circuit de décision, İng. decision circuit) Sayısal iletişimde alıcıya gelen sayısal bir işaretin hangi öğesi olduğuna belirli bir olasılıkla karar veren devre.
karar düğümü (Alm. Entscheidungsknotenpunk, Fra. noeud de décision, İng. decision node) Bir işlem ya da yordam çizgesinde kararların alındığı düğüm.
karar kuralı (Alm. , Fra. régle de décision, İng. decision rule) Örüntü tanımada gözlemlenen her bir ölçüm ya da örüntü dizisini tek bir ulama (kategoriye) atayan kural.
karar kuramı (Alm. Entscheidungstheorie, Fra. théorie de décision, İng. decision theory) Bir karara ulaşmak için kullanılan varsayımlar, yöntemler ve kuramlardan oluşan istatistik dalı.
karar uzayı (Alm. Entscheidungsraum, Fra. espace de décision, İng. decision space) Ardışıl çözümlemede ve karar kuramında tüm olası kararlardan oluşan küme.
kararlı dizge (Alm. stabiles System, Fra. système stable, İng. stable system) Sınırlı enerjili bir girdiye sınırlı yanıt veren bir dizge.
kararlı doğrusal dizge (Alm. lineares stabiles System, Fra. système linéaire stable, İng. stable linear system) Dürtü yanıtının mutlak değerinin sonsuz aralıktaki tümlevinin sonlu olduğu doğrusal dizge.
kararlı durum (Alm. stabiler Zustand, Fra. état stable, İng. stable state) Bir tetik devresinde uygun bir vurumun uygulanışına değin devrenin kaldığı durum.
kararlılaşma süresi (Alm. , Fra. temps de stabilisation, İng. stabilization time) Bir teyp düzeneğinin harekete başlamasından anma hızı etrafındaki salınımlarının belirli limitin altına düşene değin geçen süre.
kararlılık (Alm. Meßtändigkeit, Fra. constance, İng. stability) Ölçme aygıtının kendi metrolojik (ölçümbilimsel) özelliklerini sabit tutabilme yeteneği. 2) Bir dizgenin her türlü sonlu enerjili girdi için çıktısının sınırlı kalması
kararlılık (Alm. Stabilität, Fra. stabilité, İng. stability) Bir dizgenin her türlü sonlu enerjili girdi için çıktısının sınırlı kalması
kararsız dizge (Alm. unstabiles System, Fra. système instable, İng. unstable system) Sınırlı bir bozucu sinyale yanıtı giderek sonsuz genliğe ulaşan ya da sonsuz genlikli bir salınıma giren ya da her iki durumun görüldüğü dizge.
 
karşılıklı iki-kapılı devre (Alm. kopplungssymmetrisches Zweitor, Fra. biporte réciproque, İng. reciprocal two-port network) Bir kapıdaki gerilimin ikinci bir kapının kısa devre akımına oranının, ikinci kapının geriliminin birinci kapının kısa devre akımına olan oranına eşit olduğu devre.
karşılıklı ketlenme (Alm. , Fra. blocage mutuelle, İng. lock-up) Bir bilgi işlem sisteminde ortak özkaynaklara sahip çıkmak isterken iki bilgisayarın birbirini kilitlemesi.
karşılıklılık (Alm. Reziprozität, Fra. reciprocité, İng. reciprocity) Radyo dalgalarının yayılımı bakımından sinyal özelliklerinin alıcı ve göndericilerin karşılıklı yer değiştirmeleri sonucu değişmemesi.
karşıt evreli (Alm. gegenphasig, Fra. en opposition, İng. in opposition) Aynı sıklıkta olup evre farklarının ? radyan olduğu iki sinusoidal bileşene ilişkin.
karşıt yönlü arayüz (Alm. gegengerichtete Schnittstelle, Fra. interface contradirectionelle, İng. contradirectional interface) Her iki yöndeki iletimle ilgili zamanlama işaretlerinin arabağın aynı yanına yöneltildiği arabağ.
karşıtlığı arttırma (Alm. , Fra. rehaussement de contraste, İng. contrast stretching) İmge belirli bölgeleri ile dışında kalan bölgeler arasındaki karşıtlığı arttırma.
karşıtlık (Alm. Kontrast, Fra. contraste, İng. contrast) Bir imgede ışık yeğinliği daha fazla olan nesnelerle daha az olanlar arasındaki yeğinlik (şiddet) farkı ya da oranı.
kartuş (Alm. , Fra. cartouche, İng. cartridge) Bir manyetik bandı barındıran, ve bandı yazıp okumak için kendisinden ayırmak gerekmeyen koruncak.
kaskı devresi (Alm. Klemmschaltung, Fra. circuit à fixation d'amplitude, İng. clamping circuit) Bir dalga biçiminin uç değerlerinin belirli düzeylerde tutulmasını sağlayan devre.
kaskı işlemi (Alm. , Fra. calage, İng. clamping) Belirli bir dayanak işaretinden yararlanılarak bir işaretin ortalama değerinin otomatik ayarı.
kat (Alm. Vielfache, Fra. multiple, İng. multiple) Verilen bir tamsayı için, bununla diğer tam sayının çarpımına eşit olan tamsayı.
katı kırpıcı (Alm. harter Begrenzer, Fra. limiteur dur, İng. hard limiter) Giriş sinyalinin eksi işaretli değerlerini -1, artı işaretli değerlerini +1 değerine eşlemleyen aygıt.
katıhal (Alm. Festkörper, Fra. à corps solide, İng. solid-state; e.g., solid-state circuit, solid-state memory, solid-state display) 1) Katı haldeki maddenin özelliklerine, tepkinliğine, yapısına ilişkin, 2) Elektron tüpleri yerine katı maddelerin elektriksel, manyetik, fotonik özelliklerini kullanan, örn. katıhal devresi, katıhal bellek, katıhal gösterici.
katıhal aygıtı (Alm. , Fra. dispositif à semi-conducteur, İng. solid-state device) Katı gereçlerin elektrik, manyetik ve fotonik özelliklerini kullanan aygıtlar.
katıhal fiziği (Alm. , Fra. physique de semi-conducteurs, İng. solid-state physics) Işıliletkenlik, üstüniletkenlik, metal ve yarıiletken kristallerdeki iletim gibi özellikler dahil katı gereçlerin tüm özelliklerini inceleyen fizik dalı.
katımlı matris (Alm. adjungierte Matrix, Fra. matrice adjointe, İng. adjoint of a matrix) Bir matrisin öğeleri yerine her terimin eşçarpanlarını (cofactor) koyarak elde edilen matrisin devriği, katımlı dizey.
katışık atomlar (Alm. Verunreinigungsatome, Fra. atomes d'impureté, İng. impurity atoms) Tektürel bir atom ortamına katılan başka bir türden çok az sayıdaki atomlar.
katışım (Alm. Kombination, Fra. combinaison, İng. combination) Seçilen öğelerin sırasını gözetmeden bir kümeden seçilen belirli sayıdaki farklı öğeler, kombinezon.
katışımsal devre (Alm. kombinatoriche Schaltung, Fra. circuit combinatoire, İng. combinatorial circuit) Çıkış değerlerinin sadece o andaki giriş değerlerine bağımlı olduğu mantık devresi, kombinezonsal devre.
katışkı (Alm. Verunreinigung, Fra. impureté, İng. impurity) 1) Katılaşma sırasında, metal ya da alaşımlar içinde istenmeden kalan öğe, 2) Belirli kimyasal maddenin arılığını bozan az miktardaki madde.
katkılı yarıiletken (Alm. , Fra. semiconducteur extrinsèque, İng. extrinsic semiconductor)
katkısız yarıiletken (Alm. , Fra. semiconducteur intrinsèque, İng. intrinsic semiconductor)
katlı örnekleme (Alm. Multifrequenzabtastung, Fra. échantillonage à fréquence multiple, İng. multiple rate sampling) İki ya da daha fazla örnekleme aralıklarının tamsayı katlarında yapılan örnekleme.
katlılık (Alm. Multiplizität, Fra. multiplicité, İng. multiplicity) f(x)=0 çokterimli denkleminin n-inci basamaktan bir çokkatlı kökü için n sayısı.
katlıterimli dağılım (Alm. Multinomialverteilung, İng. multinomial distribution) Birbirinden bağımsız denemelerde ikiden fazla seçeneğin olasılıklarının modeli olan dağılım.
katma değerli taşıyıcı (Alm. , Fra. enterprise de télécommunication offrant de services, İng. value-added carrier) Bilgisayara yönelik hizmetler ya da faks iletimi gibi özel hizmetler sunan taşıyıcı.
katman (Alm. Schicht, Fra. couche, İng. layer) Bilgisayar iletişiminde açık dizgeler mimarisinde birbirleriyle ilişkili olup sıradüzende belirl bir düzeye ait işlevlerin topluluğu.
katmanlı mimari (Alm. , Fra. architecture à couches, İng. layered architecture) Veri iletişiminde, uçbirimlerin ağa fiziksel erişimi, verilerin güvenliği, yolatama, oturum açıp kapatma, kod çevrimi, uygulama yazılımlarını kullanım gibi çeşitli işlerin, kendi aralarında tutarlı kümelere ayrılması, bu kümelerin ast-üst ilişkileri içinde olmaları, her katmanda eşdeğer varlıkların doğrudan birbirleriyle iletişim kurmaları şeklinde ortaya çıkan iş ve yazılım düzenlemesi.
katsayı matris (Alm. Koeffizientenmatrix, Fra. matrice de coefficients, İng. coefficient matrix) Bir doğrusal programlama sorununda, i'inci satırın i'inci kısıt denkleminin katsayılarını içerdiği, j'inci dikecin de salt j'inci karar değişkeni ile ilgili olduğu matris, katsayı dizey.
katsıklık bileşeni (Alm. Oberwelle, Fra. harmonique, İng. harmonic) Sıklığı, dönemli bir dalganın temel sıklığının tamsayı katı olan sinüzoidal bileşen.
katsıklık bozunumu (Alm. harmonische Verzerrung, Klirrfaktor, Fra. distorsion harmonique, taux d'harmonique, İng. harmonic distortion) 1) Bir dizge ya da dönüştürücünün giriş sinyali sinüs dalgası olduğunda, çıktıda temel bileşenden farklı katsıklıklarda bileşenlerin oluşmasına yolaçan doğrusal olmayan bozunum. 2) Katsıklık içeriğinin etkin değerinin almaşan temel bileşenin büyüklüğünün etkin değerine oranı.
katsıklık içeriği (Alm. Oberwellenanteil, Fra. contenu en harmoniques, İng. harmonic content) Bir sinyalin sinüs dalgası biçiminden sapması. Bu sapma dalga biçiminin Fourier açınımındaki terimlerin genliği ve sayısı ile ölçülür.
kavramsal aşama (Alm. , Fra. , İng. conceptual phase) Yazılım geliştirme çevriminin kullanıci isteklerinin anlaşılıp değerlendirildiği aşama.
kavuşma noktası (Alm. Einbruchspunkt, Fra. point de jonction, İng. break-in point) Kök yereğrisinin iki dalının katışıp tek bir eğriye dönüştüğü nokta.
kayan noktalı gösterim (Alm. Gleitkommadarstellung, Fra. représentation à virgule flottante, İng. floating point representation) Bir gerçek sayının, bir kayan ayrımlı gösterim dizgesinde gösterimi.
kayan sıfır (Alm. einstellbare Null, Fra. zéro flottant, İng. floating zero) Sayısal denetimli makinalarda sıfır dayanak noktasının yörünge üzerindeki herhangi bir noktada belirlenebilmesi.
kayar kontak (Alm. Gleitkontakt, Fra. contact glissant, İng. sliding contact) Kontak elemanlarının bağıl hareketi, pratik olarak kontak yüzeyine paralel doğrultuda olan kontak.
kayarga (Alm. Schreibwagen, Fra. chariot, İng. carriage) Yazıcılarda kağıt besleme, sürme, aralık bırakma, atlama gibi işlemleri düzenleyen donanım.
kayarga güdüm imi (Alm. Wagenrücklaufsignal, Fra. signal de retour du chariot, İng. carriage return signal) Bir yazıcıda bir sonraki basılacak damganın yerini hazırlayan ve kayargayı ona göre güden im.
 
kaydedici ölçme aleti (Alm. registrierendes (Mess) Gerät, Fra. appareil (mesureur) enregistreur, İng. recording (measuring) instrument) Ölçülen niceliklerin bilgisini bir bilgi kayıt ortamına yazan ölçme aleti.
kaydırma (Alm. Verschiebung, Fra. décalage, İng. shift) Bir saklayıcıdaki verileri sağa ya da sola taşıma. Belirli düzendeki sayamak (digit) ya da damgaları (character) bir ya da daha çok adımda sağa ya da sola ötelemek.
kaydırma komutu (Alm. Verschiebsbefehl, Fra. instruction de décalage, İng. shift instruction) Bir bellek biriminde verilerin kaydırılmasına yol açan komut
kayıp açısı (Alm. Verlustwinkel, Fra. angle de pertes, İng. loss angle) Enerji iletiminde tanjantı etkin gücün, tepkin gücün mutlak değerine oranı olan açı.
kayıt (Alm. Satz, Registrier, Fra. enregistrement, İng. record) Bir birim olarak ele alınan sözcük ya da veri kümesi. Örn. kayıt yükselteci, kayıt süresi, kayıt düzeneği.
kayıt aygıtı (Alm. Registriergerät, Fra. appareil enregistreur, İng. recorder) Sinyallerin kalıcı ve genellikle çizitsel (grafik) kayıtlarını yapan aygıt.
kayıt ortamı (Alm. Registriermedium, Fra. support d'enregistrement, İng. recording medium) Ölçülen büyüklüğün değerinin veya bağlı olduğu bir değerin üzerine kaydedildikleri bant, disk, kağıt veya diğer malzemeler.
kaykı (Alm. , Fra. obliquité, İng. skew) 1) Tarayıcı satırı ile taranan belgenin birbirlerine dik olmamasından kaynaklanan satır kayıklığı; kayıklık. 2) Tarayıcıdan geçirilen bir belgenin satırlarının yataylıktan sapma derecesi.
kayma (Alm. Drift, Fra. dérive, İng. drift) 1) Bir dizgenin girdi-çıktı ilişkisindeki zamanla oluşan değişme. 2) Ölçme aygıtının ölçümbilimsel özelliklerinin zaman içindeki yavaş değişimi.
kayma hatası (Alm. Nullpunktverschiebungsfehler, Fra. erreur de décalage de zéro, İng. zero shift error) Ölçme aletlerindeki bir göstergenin başlangıç değerindeki konumu ile uzun bir süre yüksek bir değerde tutulduktan sonra aynı başlangıç değerinde aldığı konum farkı.
kaynak akımı (Alm. Quellenstrom, Fra. courant de source, İng. source current) Düşüncel bir akım kaynağından elde edilen akım.
kaynak bağlantı (Alm. , Fra. épissure, raccord, İng. splice) Optik lif sistemlerde iki lif ucunun kaynak yapılarak bağlantılanması. Bu kaynak işlemi mekanik bir bağlaştırıcı ile, ısı ile ergiterek, epoksi ile zamklayarak sağlanır. Telli sistemlerde ise bakır tellerin iki ucu birbirine bağlanır.
kaynak belgesi (Alm. Ursprungsbeleg, Fra. document d'origine, İng. source document) Deyimlerin kaynaklandığı dilde hazırlanan belge Bir bilgisayara girilecek bilgileri içeren belge.
kaynak dil (Alm. Quellsprache, Fra. langage d'origine, langage-source, İng. source language ) Deyimlerin kaynaklandığı ve çevrildiği dil. Bir bilgisayar programının başlangıçta hazırlandığı dil.
kaynak gerilimi (Alm. Quellenspannung, Fra. tension de source, İng. source voltage) Düşüncel bir gerilim kaynağının uçlarındaki gerilim.
kaynak kodlaması (Alm. , Fra. codage de source, İng. source coding) Bir iletişim dizgesinde bilgilerin belirli bir bozulma sınırının altında en az sayıda bitle gösterilmelerini sağlayan sinyal işleme teknikleri.
kaynak kodu (Alm. , Fra. code source, İng. source code) Çevirici, derleyici gibi bir programa girdi olarak verilecek biçimde ifade edilmiş bilgisayar komutları ve veri tanımları.
kaynak program belgeliği (Alm. , Fra. bibliothèque de programmes-source, İng. source program library) Kaynak dilinde hazırlanmış programların derlemi.
kaynak programı (Alm. Quellprogramm, Fra. programme-source, İng. source program) Bir çevirici ya da derleyici aracılığıyla amaç izlenceye dönüştürülmesi gereken, dolayısıyla doğrudan uygulama olanağı bulunmayan deyimlerden oluşan izlence, kaynak izlence. Bir bilgisayar tarafından işlenebilmesi için derlenmesi, çevrilmesi ya da başka bir dile dönüştürülmesi gereken program.
kaynak trafiği (Alm. Quellenverkehr, Fra. trafic de départ, İng. originating traffic) Erek yönü ne olursa olsun ele alınan şebekenin içinden kaynaklanan trafik.
kaynaklı körük (Alm. geschweisste Balgen, Fra. souflets soudés, İng. welded bellows) Bir dizi metal levhayı kaynakla birleştirerek yapılan körük.
kaynaktan yolatama (Alm. , Fra. acheminement d'origine, İng. source routing) Yolatama işlevinin başlangıç noktasında uçtan uca belirlendiği yöntem.
kaynaşım (Alm. Verschmelzung, Fra. fusion, İng. fusion) Hafif öğe çekirdeklerinin, daha ağır bir çekirdek oluşturmak üzere birleşmeleri.
kaynaştırmak (Alm. mischen, Fra. fusionner, İng. merge) Aynı sıradaki (order) iki ya da daha çok kümenin öğelerini aynı düzeni koruyan tek bir kümede birleştirmek; düzenli birleştirmek.
kazanç (Alm. Verstärkung, Fra. gain, İng. gain) Sinüzoidal kalıcı durumdaki doğrusal bir dizgenin çıktı genliğinin girdininkine oranı.
kazanç duyarlılığı (Alm. Verstärkungsempfindlichkeit, Fra. sensibilité de gain, İng. gain sensitivity) Dizge parametrelerinden birindeki bir değişikliğin kazançta yolaçtığı değişiklik.
kazanç payı (Alm. Amplitudenrand, Verstärkungsreserve, Fra. marge de gain, İng. gain margin) Mutlak kararlı bir geribeslemeli dizgede, evre açısının 180 dereceye ulaştığı sıklıktaki açık döngü kazancı değerinin tersi. Açık döngü evre açısı -180 derece olduğunda, aktarım kazancının 0 dB değerinde olması için verilebilecek dB türünden ek kazanç.
Kelvin köprüsü (Alm. Kelvin-Brücke, Fra. pont de Kelvin, İng. Kelvin bridge) Dört-uçlu bir ölçünlü (standart) dirençle karşılaştırarak dört-uçlu bir direncin değerini ölçmek üzere altı kollu ve kollardan en az biri ayarlanır bir dirençten oluşan ölçme köprüsü.
kenar etkisi (Alm. , Fra. effet de bord, İng. edge effect) Kamera tüplerinde resim bilgisinin etrafındaki hatalı aydınlanma olgusu.
kenara yanaştırmak (Alm. gerichten, Fra. ajuster, İng. justify) Bir sayfa üzerinde damgaların basım konumlarını, basımın sol ve sağ kıyıları düzgün olacak biçimde denetlemek.
Kendall simgelemi (Alm. Kendallsche Schreibweise, Fra. notation de Kendall, İng. Kendall's notation) Kuyruk dizgeleri gösteriminde A/B/C/D/E harflerinin sırasıyla kuyruğa varış sürecini, hizmet sürecini, koşut işgörücü sayısını, dizge sığasını ve kuyruk düzencesini belirttiği simgelem.
kendiliğindelik (Alm. Spontaneität, Fra. spontaneité, İng. spontaneity) Dıştan bir belirleme ile değil, kendi kendine olan etkinlik.
kendiliğinden (Alm. freiwillig, Fra. spontané, İng. spontaneous) Doğuş özelliklerinin ya da yapısal sonucu olan, bir dış etkenin uygulamasından bağımsız.
kendine getirme (Alm. , Fra. reprise, İng. recovery) Bir arızadan sonra bir sistemi tanımlı bir işletme durumuna getirmek için gerekli önlemler, işlemler.
kendini belgeleyen (Alm. , Fra. auto-documentant, İng. self-documenting) Bir kaynak kodunun anlaşılmasına ve bakımına elverecek şekilde açıklama ve yorumlar içermesi özelliği.
kendini örgütleyen (Alm. selbst-organisierend, Fra. auto-organisateur, İng. self-organizing) İçsel yapısında yeni düzenlemeler yapabilen; örn. kendini örgütleyen bilgisayar ya da program.
kendini sürdüren boşalma (Alm. selbstandige Entladung, Fra. décharge autonome, İng. self-maintained discharge) Dış iyonlaştırıcı kaldırıldıktan sonra da kendini sürdüren boşalma.
kendini sürdüren boşalma (Alm. selbstandige Entladung, Fra. décharge autonome, İng. self-maintained discharge) Dış iyonlaştırıcı kaldırıldıktan sonra da kendini sürdüren boşalma.
kendini tümleyen kod (Alm. , Fra. code auto-complémenteur, İng. self-complementing code) Onlu tabandaki tümleri ikili tabandaki tümleri olan kod.
kendini yokeden program (Alm. , Fra. programme autodestructeur, İng. self-destructive program) Bir bilgiişlem programının, dışarıdan müdahale durumunda güvenlik kaygusuyla tetiklenmesiyle, yok edilmesi.
kentlerarası santral (Alm. Fernamt, Fra. central interurbain, İng. toll office) Başka kentlerarası santrallara ya da abone santrallarına giden gövdeyol (trunk) devrelerini anahtarlayan uzun mesafe santralı.
kerte (Alm. Grad, Fra. degré, İng. degree) 1) Bir çokterimlide bilinmeyenin üstlerinden en büyüğü 2) Bir türevsel denklemde en yüksek kerteli türevin üstü; derece
kerteriz ayarı (Alm. , Fra. calage, İng. bearing calibration) Kerterizleri bilinen bir ya da daha fazla göndericinin işaretlerinden yararlanılarak bir kerteriz aletinin ayarının yapılması.
kerterizli verici (Alm. , Fra. radiobalise de detresse, İng. emergency locator transmitter) Radyo ile yöngüdümde arama ve kurtarma çalışmalarına yardımcı olmak amacıyla kerteriz işaretleri de sağlayabilen parıldak.
 

Konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst