Şimdi bize katılın!

Kayıt olduktan ve giriş yaptıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara cevap gönderebilirsiniz daha fazlası için forumumuza kayıt olmalısınız. Kayıt işlemi tamamen ücretsiz ve hızlıdır.

Şimdi kayıt ol!

Son mesajlar

  • 💙 Ağaçtan çıkan kibrit bile kül ediyor ağacı. Şaşırmayın insanın insana yaptığına.
Katılım
14 Mar 2024
Mesajlar
2,128
Tepkime puanı
96
Puanları
48
Konum
Fizan
İlişki Durumunuz
Evli
Burcunuz
Balık
Takım
Fenerbahçe

Âdem Aleyhisselâm cennetten neden çıkarıldı


bû Medyen (k.s.) Hazretlerine: “Âdem Aleyhisselâm’ın cen*netten çıkarılıp yeryüzüne indirilmesi, nehiyden sonra onun ağaçtan yemekte ileri gitmesinden dolayı değil miydi?” diye soruldu. Buna cevaben buyurdular:

“Eğer babamız Âdem Aleyhisselâm, sulbünden Muhammed Mustafa (s.a.v.) Hazretlerinin çıkacağını bilseydi, ağacın meyvesini değil; damarlarını yerdi. Cennetten çıkmak, yeryüzüne inmekten acele etmek için, nasıl meyvesini yemekten acele etmezdi. Adem Aleyhisselâm, Muhammedî kemâlin ve Ahmedî cemâlin zahir olması için yeryüzüne indi.

Halilu’r-Rahmân (İbrahim) ona ve peygamberimize salâtü selâm olsun, sordular:

-”Ya Rabbi! Âdem Aleyhisselâm’ı neden cennetten çıkarttın?

Allahü Teâlâ Hazretleri:

-”Bilmez misin? Sevgilinin cefâsı şiddetli olur,” buyurdular.

Üftâde (k.s.) Hazretleri, buyurdular:

Âdem Aleyhisselâm’ın cennetten çıkarılmasının sırrı şudur. Âdem Aleyhisselâm. tevhid mertebesinin, onun içinde bulunduğu mertebelerin içinde en yücesi olduğunu gördü. Âdem Aleyhis*selâm, onu Cenâb-ı Allah’dan sordu. Yüce Allah: “0 makama ancak ağlamakla ulaşabilirsin,” buyurdu. Adem Aleyhisselâm ağlamak istedi. Ona, “cennet, ağlama yeri değildir” denildi. Belki cennet sürür (ve sevinç) yeridir. Bunun üzerine Âdem Aleyhis*selâm, dünyaya inmeyi istedi. Âdem Aleyhisselâm’dan meydana gelen zelle (günah), cennette bulunduğu mertebesinin arzuladığı ve sevdiği mertebeye nisbetle düşük olmasındandır. Âdem Aleyhisselâm’ın bu durumu;

“Ebrânn hasenatı (iyilikleri), mukarrabînin günahlarıdır,” kâbilindendir. Yine “Vakiâtü’l-Hüdâr isimli kitabda da böyledir.

İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri Tercümesi cilt 1
 

Konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Benzer konular

Geri
Üst