Aslında işin aslı şöyle hâkim bey
Aslı'yı ilk gördüğüm gün başlıyor işin aslı
Aslı bir gün benim acizane kaptan şoförlüğünü yaptığım 56 Chevrolet taksiye biniyor
Ve "Karagümrük'e" diyor bana
Karagümrük o dakika gönlümün başkenti, başımın tacı, ruhumun ilacı oluyor
Delikanlıya yakışmaz, yolculuk boyunca en ufak bi' rahatsızlık ya da edepsizlik etmiyorum
Yalnız indiği yeri, yolu, sokağı, kapıyı mıh gibi aklıma çakıyorum
"Oğlum" diyorum bizim Chevrolet'ye
"Bu kapıyı unutma, bir gün ilk bu kapıda gelin arabası olacaksın."
Sorup soruşturup, bulup buluşturup en nihayetinde Aslı'yı istetiyorum
Ama gelgelelim kızın üvey anası kızı bir türlü vermeye yanaşmıyor
İkinci kez istetiyorum, bu kez üvey abi "Bizde taksici esnafına kız yok." diyor
Allah'ın hakkı üçtür, "Anam seni de yorduk ama hadi son bi' kez daha iste." diyorum
Kapı anamın yüzüne bir kez daha kapanıyor, "Oğlum, bu işin aslı yok." diyor
Bakkalın çırağı Osman'ın eline bir mektup sıkıştırıp Aslı'ya gönderiyorum
"Kaçar mısın benimle?" diyorum, "Kaçarım." diye cevap yazıyor
Mübarek Cuma gecesine anlaşıyoruz
"Hani yalnız gitmeyeyim, bizim Rıdvan'ı da çağırayım." diyorum
Rıdvan beline babadan kalma altıpatları takıp gelmiş
"Oğlum Rıdvan, bu ne?" diyorum
"Ne olur ne olmaz abi, sen sür." diyor.
Sürüyorum, açıl ey Karagümrük, ben geliyorum