Şimdi bize katılın!

Kayıt olduktan ve giriş yaptıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara cevap gönderebilirsiniz daha fazlası için forumumuza kayıt olmalısınız. Kayıt işlemi tamamen ücretsiz ve hızlıdır.

Şimdi kayıt ol!
  • ❤❤❤Arar buluruz izini Bilirsin zır deliyiz biz Hem yazında hem kışında nerde olsan seninleyiz Bir oluruz yolunda Hadi bastır gönüller coşsun O kupalar sana helal Al gel de buralar bayram olsun.. GOLLLLL TÜRKİYE TÜRKİYE ❤️❤❤

Cleire

Namus kadına özgü bir şeyse Hz. Yusuf'un sakındığı şey neydi.
Katılım
15 Nis 2024
Mesajlar
428
Tepkime puanı
5
Puanları
18
Konum
Mutlulukkenti :p
İlişki Durumunuz
Bekar
Burcunuz
Yengeç
Takım
Galatasaray
Oğuz Atay Sözleri ve Alıntıları
Kendimle konuşurken bile onun hoşuna gitmeye çalışıyordum

- Gözden ırak, gönülden de ırak olur mu efendimiz?
- Hayır Olric. Yüreğinde bir yer açıp oraya oturttuğun her kimse, seninle birlikte gider her yere.

Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.


Evet, akıl, hareketlerimize rehber olamıyor. Peki beyler, bu akıl denen şeyden biraz olsun da yararlanamaz mısınız? Yoksa hepinizi "kaldırıp atmalı" mı? Yoksa rahat etmek için aklı mı kaldırıp atmalı? Doğrusu ikisini de atmaya gönlüm razı olmuyor.


Mektubunu derhal açamadım. Bir müddet yanımda dolaştırdım. Okusam derhal bitecekti.

Zaten bu büyük alemde kendimizi ayrı ayrı düşünecek olsak mutlak değerimiz sanki nedir... Eğer birimizin bir kıymeti varsa, o da diğerinin ona verdiği değerdir... Aşk muhakkak derin bir dostlukla başlar.

Ben yalnızlığı istemekle suçlanıp yalnızlığa mahkum edildim. Bu karara bütün gücümle muhalefet ediyorum. Ben yalnızlığa dayanamıyorum, ben insanların arasında olmak istiyorum. İnsanların düşmana da ihtiyacı vardır…

“Çıkar üstündekileri. kurtul bu düzenden. olmaz. çırılçıplak kalırım sonra. Tutunacak bir yer bulamam sonra. Düşünceler göklere yükseliyor, fakat vücut toprağa bağlı. Tek tek koparılması kolay olan milyonlarca iplikle bağlı.”

Savunmalar alındı. Gereği düşünüldü. Hiçbir etki altında kalmadan bağımsız olarak karar verildi. Adam kapıyı açtı. İçeri girdi ve tabancasını çıkararak ateş etti.

Beni bir gün unutacaksan bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi boş yere mağaramdan çıkartma beni alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna tedirgin etme beni bu sefer geride bir şey bırakmadım tasımı tarağımı topladım geldim neyim var neyim yoksa ortaya döktüm beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim bir kere çavuş olduktan sonra bir daha amelelik yapamayan zavallı köylüye dönerim beni uyandırma…

Yalnız yaşayan insanların, kendi içlerinde başlayıp biten eğlenceleri vardır.

Önce kelime vardı" diye başlıyor yohanna'ya göre incil..
Kelimeden önce de yalnızlık vardı..
Ve kelimeden sonra da var olmaya devam etti yalnızlık..
Kelimenin bittiği yerde başladı; kelime söylenemeden önce başladı..
Kelimeler, yalnızlığı unutturdu ve yalnızlık, kelimeyle birlikte yaşadı insanın içinde..
Kelimeler, yalnızlığı anlattı ve yalnızlığın içinde eriyip kayboldu.. Yalnız kelimeler acıyı dindirdi ve kelimeler insanın aklına geldikçe, yalnızlık büyüdü, dayanılmaz oldu..


Kendilerine yazık edenler, zamanın her şeyi nasıl halledeceğini bilemeyenlerdi.


İnsanlardaki zavallılığı, önce çocuklar seziyor galiba. Delileri de önce onlar kovalar.

Oysa bizim bütün güzelliğimiz, yaşadıklarımızla düşündüklerimiz arasındaki acıklı çelişkinin yansımalarından ibaretti.

Bir silgi gibi tükendim ben . Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım. Mürekkeple yazmışlar , oysa ben kurşun kalem silgisiydim . Azaldığımla kaldım...

Herkes istediği mesleği seçecektir. Ressam olmak isteyenler reklamcı, yazar olmak isteyenler mühendis, mimar olmak isteyenler iktisatçı, meyhaneci olmak isteyenler hukukçu, hukukçu olmak isteyenler tezgahtar, adam olmak isteyenler uşak ve dilediği gibi yaşamak isteyenler rezil olmayacaklardır.

Seni seviyorum. Çünkü başka çarem yok.

Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim" dedi:
"Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda."

Hayatım, ciddiye alınmasını istediğim bir oyundu.

“Ne var ki dünyada “sizi anlıyorum” sözlerinin sahteleri türemişti;gerçeği sahteden ayırmak çok zordu.”Sizi anlıyorum konuşmanıza ihtiyaç yok” ya da “siz onlara bakmayın yalnız gözlerime inananın” bakışlarını çoğu aslında “bugünü geçirmek için birine ihtiyacım var” kalıbından ibaretti.İnsanın böyle sahtekarları görünce başı ağrıyordu.”

“Sen bir saksı çiçeğisin. Yapraklarını birbirine sürterek varlığını duyamazsın. Bir ormanda olmalıydın. Ölünceye kadar yerinden kımıldamayacağını bilen bir ağacın rahatlığını duymalıydın.”

İçimin mevsimlerine de hiç uymaz şu tabiat.

Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım: mürekkeple yazmışlar oysa. Ben kurşun kalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım.

En kötüsü, hayır demeyi öğrenemedim. Yemeğe kal, dediler; kaldım. Oysa, kalınmaz. Onlar biraz ısrar ederler; sen biraz nazlanırsın. Sonunda kalkıp gidilir. Her söylenileni ciddiye almak yok mu, şu sözünün eri olmak yok mu; bitirdi, yıktı beni.

Sevmek zor geliyor. Alışmamışım, yoruluyorum. Her an sevdiğimi düşünemiyorum. Bazen atlıyorum. Boşluklar oluyor. Bunları boş sözlerle doldurmaya çalışıyorum. Oysa ben her an sana bakmak, bir sözünü kaçırmamak; bir kıpırdanışını, yüzünün her an değişen bütün gölgelerini izlemek, her an yeni sözler bulup söylemek istiyorum. Her mevsimde, her gittiğimiz yerde, insanlarla ve insanlarsız, aşkın değişen yansımalarını görmek istiyorum. Bütün bunlar beni yoruyor. Sen orada duruyorsun ve beni seyrediyorsun sadece. Senin için sevmek, su içmek gibi rahat bir eylem. Ben her an uyanık olmalıyım.

- Herkes geçer diyor. Geçer mi Efendim ?
- Herkes ne bilir acımı Olric ?
Her gün biraz daha acır sonra, biraz daha ve biraz daha. Ama en sonunda ne olur biliyor musun Olric? Geçmez evet geçmez. Geçti sanırsın ama, geçmez... Örneğin, alışverişe çıkarsın bir mağazaya girersin. Öyle bir şarkı çalmaya başlar ki hatırlatır, dağıtır. Geçmez...
Geçer sanırsın ama geçmez. Daha az akla gelmeye başlar, alışıyorum galiba dersin. Arkadaşlardan biri görmüştür onu biriyle bir yerde bir şeyler içerken.. Boğazın kurur, yutkunamazsın ama geçmez... Geçer sanırsın ama geçmez. Telefonun ekranında duvar kağıdı değildir artık, kendinden bile sakladığın bir fotoğrafını görürsün aklındaki galeride. Gözüne çarpar, hatırlatır. Vurur, geçmez. Rehberden adını silmişsindir, numara aklından geçip gitmez. Oturduğu semtin otobüsü önünden geçer sen durakta gözlerin dolmuş beklerken. Defalarca doğru durakta inme telaşı yaşadığın o toplu taşıma faaliyeti gözden yaş taşırma hareketine döner. Binmezsin, ama geçmez. Yine Geçti sanırsın Olric,unuttum dersin.. ama geçmez Olric... Adına bir filmde rastlarsın, alelade bir radyo programının canlı bağlantı kısmında istek bir şarkı üzerine.."Sezen Aksu - Vazgeçtim" talep olunmuştur. Çalınır, geçilmez. Acır, geçme. Birilerini öpüşürken gördüğünde gözünüze çarpan ani bir düşünce ile sarsılır dudağın bir başka dudağa geçme eylemi ve ardından gelen. O da birini öpüyor mudur acaba sorusu ve muhtemeldir öpmesi.. canın acır için kanar, geçmez... Başka birini basmak istersin kanayan yarana. Saçı onun gibidir, gözleri onunkiler gibi kocaman. Sesi onunki gibi ince. Bakarsın, gördüğün o değildir..
Hayal kırılır, parçalar esner. Dağılır, ama geçmez. Acır ama, geçmez Olric.

Belki yarın soğukta uyanmanın bir anlamı olur, sana çay pişirmek gibi. Ayaklarımın ucuna basarak yürürüm yataktan kalkınca. Tahtalar gıcırdar. Hayır, zamanla öğrenirim hangi tahtaların ses vermediğini. Sonra ne yaparım? Uyanmadı, çayın hazırlandığından haberi yok diye sevinirim. Bütün hayatımı, en ince ayrıntılarına kadar düşünerek hesapladığım iyiliklerin hayaliyle geçirdim albayım. Artık ne olacaksa olsun istiyorum

Düşüncemin duvarlarına resimler asmak istediğim halde bir türlü olmadı. Belirli noktalara biriken eşya, odanın çıplaklığını daha çok ortaya çıkardı.

Beklenen geç geliyor; geldiği sırada insan başka yerlerde oluyor.

Gözleriniz çok ses çıkarıyor, albayım

Gerçek, başkalarının bize uygulamaya çalıştığı tatsız bir ölçüdür.

Acaba iyi bir şey olacak mı? Hayır, dedim kendime. İyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiçbir şey çıkmaz.

Bir dostun varlığı güzel şeydir fakat bir dosta ihtiyaç duymadan yaşayabilmektir önemli olan.

Sen yanılmışsın babacığım. Beni de yanılttın. Sessiz faziletlerin heykeli dikilmiyor. Daha başka ölçüler var; daha doğrusu her zaman varmış da biz bilmiyormuşuz.

Ben, en acıklı anlarda bile güldürücü sözler bulabilen bir insanım. Kendime acımam yoktur.

Küçüktüm ufacıktım, gerçeklere acıktım.

Kendine oyunlar buldun: başkalarının katılıp katılmadığına aldırmadığın oyunlar.

"Cennet, insanların birbirlerini dinlemeleri demektir, birbirlerine aldırmaları, birbirlerinin farkında olmaları demektir."

Herkes hafızasından, hafızasının zayıf olduğundan kolaylıkla şikayet eder; fakat asla zekasından yakınmaz. Bilmez ki hafıza, zekanın bir unsurudur.

-Daha kaç kez ıskalayacağız hayatı Olric?
-Oklarımız bitene kadar efendimiz...

Öyle bir kapı olmalı ki çalınca, insana hiçbir şey sormadan açsalar: kapının ortasındaki küçük pencereden bakıp da kim o demeseler. Sonra hemen içeri alsalar beni. Ben anlatmak istesem bile, hemen sustursalar: biz her şeyi biliyoruz.

Herkes zaaflarını gizleyerek yalnız güçlerini ortaya koyar

Teorik olarak, mesela 30000 kelimelik bir dil kurmak için 173 hece yeterli. Oysa, mesela Latincede 1750 hece var. Almancada 4650 hece kullanılıyor. Diller gereksiz hecelerle mi doldurulmuş yoksa?

Bütün hayatım ayıklamakla geçti, gene de bitiremedim süprüntüleri atmayı.

Sen ve ben olduğumuz sürece tüm bu hüzünler sıcak bir yakınlaşma için bahanedir.

Felsefe kitapları okumayı denedi. Bir süre sonra, iki kere ikinin dört olduğundan kuşkulanmaya başladığı için bıraktı.​
 
Beni anlamıyorlardı zararı yok.
Zaten beni daha kimler anlamadı.

Korkuyu Beklerken, Oğuz Atay



Ben iç dünyama dönüyorum. Orada hayal kırıklığına yer yok."

Tutunamayanlar, Oğuz Atay​
 
Daha kaç kez ıskaIayacağız hayatı oIric? OkIarımız bitene kadar efendim.​
 
Hayır, dostum ben en acıklı anlarımda bile güldürücü sözler bulan bir insanım, kendime acımam bundandır.

İnsan seviyorsa kaybetmekten korkar. Kıskançlık da bir kaybetme korkusudur. Kıskanmıyorsa eğer; yeterince sevmiyordur.

Neden yalnızlıktan şikâyetçidir ki insan. Ne yani, mutlu olması için bir sevgiliye mi muhtaçtır her zaman.​
 
Yalnızlığına iyi bak, sahip çık. Kaç kişinin emeği var onda kim bilir?

Onunla ne zaman lades oynasak hep o kazandı. Kalbimdeyken nasıl aklımda derdim.

Ne zaman hayata tutunmaya çalışsak, hep mahrem yerleri geldi elimize.​
 

Konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst