Şimdi bize katılın!

Kayıt olduktan ve giriş yaptıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara cevap gönderebilirsiniz daha fazlası için forumumuza kayıt olmalısınız. Kayıt işlemi tamamen ücretsiz ve hızlıdır.

Şimdi kayıt ol!
  • Saygıyı yaşımdan büyük olana değil, başı başımdan ağır olana gösteririm. Karakterinizin haketmediği saygıyı yaşınızdan beklemeyin.

AZE

▶︎ •၊၊||၊|။|||။၊|။|||။|||။၊| 0:16
Katılım
26 Mar 2024
Mesajlar
3,509
Tepkime puanı
213
Puanları
63
İlişki Durumunuz
Sizene
Burcunuz
Balık
Takım
Fenerbahçe
    Öne çıkan konu
  • Konu Yazar
  • #1
Kadınların Ruhuydu Frida

Frida’dan, Dieogo’ya

IMG_9213.jpeg
 
IMG_9214.jpeg
 
IMG_9215.jpeg
 
IMG_9216.jpeg
 
IMG_9217.jpeg
 
IMG_9218.jpeg
 
Sadakat olmayınca neyleyim ben böyle aşkı…

Kalbini bana bağışlamadıkça,

Neden seveyim o yari…

Bilemez ki insan kimi seveceğini. Soramaz ki kalbe, onun fikrini. Düşünmeden girer o yola… İster engebeli, isterse gül bahçeli. Her aşık sevemez ki Frida gibi…

6 Temmuz 1907’de Meksika’da dünyaya gözlerini açan Frida Kahlo, bu dünyaya eksiksiz geldi, eksikleri ile yaşamı sürdürdü. Çocuk felci yüzünden hayatı boyunca topallayarak yürümek zorunda olduğu gerçeğiyle altı yaşında yüzleşti. Üstelik bacakları da orantısızdı. İleride ona “Tahta bacak Frida ” lakabı buradan gelecekti.

Her insanın kusurları vardır, Frida’da kusurları ile barışmış ve kusurlarını kendi portrelerine yansıtmış benzersiz bir sanatçı. Acı, tatlı ne varsa bedenini resmetmiş. ‘İnsanın en iyi bildiği kişi kendidir.“ diyerek tuvale gördüğünü değil yaşadığını; hayatını aktarmış.

IMG_9219.jpeg
 
IMG_9220.jpeg


Frida Kahlo, The Broken Column


Hastaneye kaldırıldığında hemşirenin ‘’Acaba yürüyebilecek mi?’’ diye bakan gözleri, doktorun ise ‘’Önce yaşayabilecek mi emin olalım’’ diyen ifadesi. Hayatın cilvesi, dün ile bugünün farkı, anın kıymeti…

Üç hafta yoğun bakımda, şuuru kapalı uyuduktan sonra uyandığı kabus ile evine giden Frida gördüğü beden karşısında çaresiz ama gelecek için umutluydu. Babasının elinde ne var, ne yoksa kızının iyileşebilmesi için satışa çıkarması, annesinin üzüntüsü, Kahlo ailesinde zamanı durdurmuştu. Kıpırdayamadan yattığı yerde, tek sağlam yeri ayağının resmini yapan Frida, kendine olan inancından asla vazgeçmiyordu. Bir gün tekrar ayağa kalkıp yürüyeceğine emindi. Ağrıları o kadar acı verdiği halde hayata tutunan bir beden, acı duymadan önceki hallerini hatırlayabiliyor muydu?

IMG_9221.jpeg


Frida (The Movie), 2002


İncecik narin bedeninin tümünü kaplayan bir alçı ile yaşama sarılmak onu eline boya kalemini alıp alçısını renklendirmekten alı koyamadı. Bu halini gören babası ise; kızının yattığı yeri resim dünyasına çevirmeye karar verdi. Tuvaller ve boyalar arasında, derin sızıların resimlerini yaptı.

İstemek, bir şeyi başarmanın yarısıdır. Frida da çok istedi ve bir gün mahkum olduğunu düşündüğü tekerlikli sandalyesinden azmi ile kalktı, bir daha da oturmadı.

Okul yıllarında tanımıştı, Diego Rivera’yı. Duvar resimleriyle ünlü, çapkınlıklarıyla nam salmış Meksikalı ressam. Kendisinden yirmi bir yaş büyük, gösterişsiz, etine dolgun görüntüsü, standartın altında karizmasıyla çoğu kadının ilgi odağı olmayı başaran Diego’nun yolunu tuttu. Üzerinde kırmızı elbisesi ile esmer güzelliğini ortaya çıkaran, elindeki bastonu ile de yıkılmadım ayaktayım dedirten genç kız. Bir elinde de tuvallerini sürükleye sürükleye Diego’nun kapısını çaldı.​
 
IMG_9222.jpeg


Diego Rivera, Man at the Crossroads


Resimleri hakkında fikir almak, eleştirileri varsa onları duymak ve mümkünse onunla çalışmak istedi. Diego ise onu muhattap değil çocuk olarak görüp, başından kovalamaya çalıştı. Lakin Frida kolay lokma değildi, bir kere yaşamdan vazgeçmemiş bu kız, ailesine para kazanmaktan vazgeçer miydi?

Kendi otoportresini bulunduğu yere bırakıp, evine dönen genç kızın ümidi vardı. Ondaki yeteneği gören Diego, bir gün ansızın Frida’nın kapısına gitti. Kurt ile kuzu yer değiştirmişti. Bu sefer dil dökme sırası Diego’ya geçti, “Bunlar çok orjinal resimler. Aynı yolda yürümeye varım.’’

Bastonsuzda rahat yürüyen, yer yer sendeleyen Frida artık Diego ile davetlere katılıyor, onu diğer sanatçı dostları ile tanıştırıyor ve dedikodulara maruz kalıyorlardı. Herkes Frida’yı “ Diego’nun güzel kızlarından biri.” olarak görmeye başlamıştı.​
 
IMG_9223.jpeg


Frida Kahlo, Diego Rivera Portrait


Diego bir parti lideriydi, bir dönem Rusya’da yaşamış bir komünist. Düşünceleri, fikirleri ile Frida da aynı yolda yürüyen resmi bir “ Yoldaş “ olmuştu. Beraber eylemlere, protestolera gidip aynı yolda hem kalben, hem fikren beraber ilerliyorlardı.

Bir gün ansızın evlenme teklifi ile Frida apansız kaldı. Diego ise kendinden emin tavrı, daha evvel başından iki evlilik geçmesi ve çocukları ile taçlandırdığı dünyasına Frida’nın da ortak olmasını istedi. Frida da ister istemesine ama Diego’ya güvenmek çölde yalın ayak yürümek kadar zor bir yoldu. Aşk bu ferman dinlemez, teklifi kabul eder, “Fil” ile ” Kuğu” dünya evine girer. İkili çok iyi anlaşır, hayata gülüşleri ve resimler eşliğinde devam eder. Aşıklar arasında tek bir sorun vardır; Diego’nun sadakatsizliği.
 

Konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst