Hediyenin En Güzeli​

Selâhaddin Eyyûbî adaletli bir sultandı… Kılıç kullanmakta da hüner sâhibi idi… Haçlı ordularını yere sermiş, İman bayrağını kalelerin burcunda nazlı nazlı dalgalandırmış tı…

Bir gün huzuruna vezirlerden biri gelip dedi ki:

— Sultanım!… Size Peygamber Şehri Medine”den bir elçi geldi, huzurunuza girmek diler!…

Sultan emir buyurdu:

— Hemen içeri alınız!…

Elçi Sultanın huzuruna alındı. Selahaddin Eyyûbi ona iltifat buyurarak:

— Ey nur diyarının elçisi, dedi, hoş geldiniz!…

Elçi, sultanın huzurunda gereken saygıyı gösterdikten sonra, şerifin selâmını tebliğ etti ve:

— Ey Padişah, dedi, Şerif Hazretleri size bir hediye gönderdiler ki, onun gibi bir hediyeyi ne siz, ne de sülâleniz görmüş değilsiniz!…

Sultan Selahaddin elçinin bu sözüne hayret etti… Bu nasıl bir hediye idi kit kimselere nasip olmamıştı…

Selahaddin Eyyûbi merakla bekliyordu… Nihayet elçi üzerinden itina ile bir ağaç parçası çıkardı ve hürmetlerin en güzeliyle Sultana takdim etti:

— Buyurunuz, Sultanım!…

Bu, aslında bir yelpazeydi… Ne var ki, elçi pek med-hetmiş bulunuyordu… Sultanın yüzü birden kınş kırış oldu… Fakat sabır ipine tutunup bir şey demedi ve neticeyi bekledi…

Elçinin getirdiği yelpazenin üzerinde birkaç satır yazı vardı. Sultan elini uzatıp yelpazeyi aldı ve üzerindeki yazıya gözlerini dikti. Yazıyı bir nefeste okuyup, öptü, başına koydu ve yüzü görülmemiş bir ışıkla pırıldadı =

— Evet, dedi, getirdiğiniz bu hediye hakkındaki sözünüz gerçektir!…

Nur Şehri Medine”den gönderilen yelpaze Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Efendimizin mübarek türbelerinin yakınında bulunan bir hurma ağacından yapılmıştı …

Üzerinde de şu satırlar pırıldıyordu:

«Ben öyle bir hurma ağacından yapıldım ki,

O ağaç pek muazzam ve mübârek bir kabr-i şerife

komşudur.

O kabr-i muhteremde olan zat,

Bütün insanların efendisidir.

Kabr-i saadetin inayeti bana şamil oldu da,

Ben Eyyûb’un eline

Hediye geldim, selâm getirdim….