- Katılım
- 26 Mar 2024
- Mesajlar
- 3,048
- Tepkime puanı
- 145
- Puanları
- 63
- İlişki Durumunuz
- Sizene
- Burcunuz
- Balık
- Takım
- Fenerbahçe
- Konu Yazar
- #1
Hakkınızı Helal Ediyor musunuz?
Kutsal hikayeler hep en can damarın olmuş, anlatırken bile cam gibi kesmiştir dilimi.
Hz. Musa’nın zamanında bir adam Hz. Musa’ya gelerek demiş ki: " Ya Musa, senin söylediklerini yapmazsak cezalandırılacağımızı söylüyorsun. Ben senin söylediğin hiç bir şeyi yapmıyorum, buna rağmen gün günden malım, mülküm artıyor, evlatlarım sağlıklı, şehirde itibar edilen ve sözü geçen bir kişiyim. Söyle Allah'ına bu duruma ne diyecek?
Yaratıcı Hz. Musa' ya hitap ederek: " Ya Musa söyle o kuluma, ben onun ağzından adımı anma salahiyetini aldım. Bundan büyük ceza olur mu?"demiş...
İnsan kınadıklarıyla mı imtihan edilir? Nefsini boş yere ona, buna satmasıyla mı? Ekim Dünyası'dır burası. Burada ektiğini toplamak, devşirmeler için yaratılmışızdır. Kimseyi incitmeyecek, kimseden incinmeyeceksin. Gerçekleri, gerçek dünyayı unutmadan nefes alıp verecek, nefsini dizginleyeceksin. İnsan olmak için yapacaksın bunu. Sadece azıcık insan olabilmek için. Ölmeden uyanacaksın, uyandırılmadan mahşerde şapkanı önüne alıp ölçüp tartacaksın. Yaptıkların, yapmadıkların, amellerin insanı doğruya, yanlışa çeker anla artık. İnsanoğlu tüm bunlar doğrultusunda hiçbiri kendi inandıklarının kıblesinden, maksadından sapmaz, sapamaz. Çünkü niyeti duasıdır, çünkü duası bizzat hissettikleridir.
Her âdemoğlunun inanışı, fıtratı başka, başkadır ve şahsına münhasırdır. Ben toprak, su, ateş ve havanın nefsi, nefesi, canı ve kulağı olduğuna inanırım. Ateşin Hakk’ın emrinde olduğunu ve daima tetikte olduğunu düşünenlerdenim. Sen nasıl ki isteklerin, arzuların ve tüm dünya nimetleri için özlemle, tutkuyla, sabırsızlıkla “Ne zaman?” “Ne zaman?” diye harap edersin kendini, işte bence ateşte ne zaman “ Yak” emri verilecek diye sabırsızlıkla bekler iradesini. Bunun içindir ateş her daim yakmaz bizi, yatkımı kül etmeden bırakmayacaktır. Bunun içindir tüm küçük çocukların elleri sobaya değmeden, yanmadan büyümez ateş ile olan iradeleri. Unutulmasın diye, unutma diye. Farkına var, sonradan pişman olma diye.
Sen dünya kirlerinden, pisliklerinden kurtulunca ayırırsın toprak ile ateşi. Bir çocuk hunharca öldürüldüğünde, vatanın sınırlarına göz dağı verildiğinde, emeğin lime lime edildiğinde, bedenine istemediğin bir el değdiğinde, evinin kapısı,penceresi didik didik edildiğinde, düşüncelerin yüzünden hiç hak etmediğin muamele gördüğünde, konuşurken sırf yasak diye dilini lal ettiğinde o ateş seni de yakar. Beni de! …
Niyetinde olmasa hainlik, zikrinde olmasa yalan, dolan, aldatmaca yüreğine sığmaz yaptıkların. Yediklerin, içtiklerin hatta teneffüs ettiğin hava bile nefes borundan geri gelir nefsinle. Sor şimdi en yakınan, anlatacakları vardır sana. Hep böyle değil midir zaten? Ne zaman düşse insanoğlu bir günaha, bedelini hep paylaşmak ister karşı tarafla. Oysa ki bilmez misin, hiç öğretilmedi mi sana ?
“Günah” paylaşılmaz başka bir âdemoğlu ile asla. Paylaşılsaydı şayet “Günah” olmazdı adı bu dünyada.
Gizli, saklı her ilişki büyük sınavla sınanır hayatta. Etrafında ne varsa yok eder, yakıp yıkar geçer. Bedellerini yine en masumlar öder. Kendini kandırır ademoğlu “Geçer” diye ama bunların hepsi ipe,sapa gelmez safsata. Sende biliyorsun, bende ne kadar hainlik varsa nefsinde hesabı sorulacak bir gün gerçek alemde. Karşı karşıya duracağız.
“Ver” diyeceğim sana
“Ver, inandığın ne varsa hepsini ver”
Karşı çıkacaksın önce.
“ Yapmadım”
“Söylemedim”
“Ben değildim”
Diyeceksin hatta. İşte o zaman dile gelecek, kalbin, fikrin, ellerin, ayakların ne kadar uzuv varsa sahip olduğun hayatta. Anlatacaklar birer birer, nasıl yaptığını, neler yaptığını ve tüm bunlar olurken, o en “Masumları” nasıl hunharca hiçe saydığını. Nasıl görmemezlikten geldiğini hatta bilmiyorlar sanıp nasıl rahat nefes alıp verdiğini soracak sana işte o zaman sana.
Sen ne yaparsan yap bu dünyada, yaratıcı sabunla temizlenmeyecek ayıp vermesin insanoğluna.
Sen ne konuşursan, konuş bu dünyada, sorduklarında;
“Hakkınızı helal ediyor musunuz burada yatana ?”
Tanıdığın kadın-erkek kim varsa teslim etmeyecek hakkını sana.
İşte tüm bunlardan mütevellit ben senin günahını, yanlışını, hainliğini görüp, susuyorsam şayet, sesimi sesine, yüzümü yüzüne döndürmüyorsam.
Sende az “İnsan” ol... Az ama...
Çok olma. Çünkü olamazsın nihayetinde aslında.
Ne demişler
Fail ile mevcudu hemen bil ki Huda'dır
İnkarı beladır!...
Kutsal hikayeler hep en can damarın olmuş, anlatırken bile cam gibi kesmiştir dilimi.
Hz. Musa’nın zamanında bir adam Hz. Musa’ya gelerek demiş ki: " Ya Musa, senin söylediklerini yapmazsak cezalandırılacağımızı söylüyorsun. Ben senin söylediğin hiç bir şeyi yapmıyorum, buna rağmen gün günden malım, mülküm artıyor, evlatlarım sağlıklı, şehirde itibar edilen ve sözü geçen bir kişiyim. Söyle Allah'ına bu duruma ne diyecek?
Yaratıcı Hz. Musa' ya hitap ederek: " Ya Musa söyle o kuluma, ben onun ağzından adımı anma salahiyetini aldım. Bundan büyük ceza olur mu?"demiş...
İnsan kınadıklarıyla mı imtihan edilir? Nefsini boş yere ona, buna satmasıyla mı? Ekim Dünyası'dır burası. Burada ektiğini toplamak, devşirmeler için yaratılmışızdır. Kimseyi incitmeyecek, kimseden incinmeyeceksin. Gerçekleri, gerçek dünyayı unutmadan nefes alıp verecek, nefsini dizginleyeceksin. İnsan olmak için yapacaksın bunu. Sadece azıcık insan olabilmek için. Ölmeden uyanacaksın, uyandırılmadan mahşerde şapkanı önüne alıp ölçüp tartacaksın. Yaptıkların, yapmadıkların, amellerin insanı doğruya, yanlışa çeker anla artık. İnsanoğlu tüm bunlar doğrultusunda hiçbiri kendi inandıklarının kıblesinden, maksadından sapmaz, sapamaz. Çünkü niyeti duasıdır, çünkü duası bizzat hissettikleridir.
Her âdemoğlunun inanışı, fıtratı başka, başkadır ve şahsına münhasırdır. Ben toprak, su, ateş ve havanın nefsi, nefesi, canı ve kulağı olduğuna inanırım. Ateşin Hakk’ın emrinde olduğunu ve daima tetikte olduğunu düşünenlerdenim. Sen nasıl ki isteklerin, arzuların ve tüm dünya nimetleri için özlemle, tutkuyla, sabırsızlıkla “Ne zaman?” “Ne zaman?” diye harap edersin kendini, işte bence ateşte ne zaman “ Yak” emri verilecek diye sabırsızlıkla bekler iradesini. Bunun içindir ateş her daim yakmaz bizi, yatkımı kül etmeden bırakmayacaktır. Bunun içindir tüm küçük çocukların elleri sobaya değmeden, yanmadan büyümez ateş ile olan iradeleri. Unutulmasın diye, unutma diye. Farkına var, sonradan pişman olma diye.
Sen dünya kirlerinden, pisliklerinden kurtulunca ayırırsın toprak ile ateşi. Bir çocuk hunharca öldürüldüğünde, vatanın sınırlarına göz dağı verildiğinde, emeğin lime lime edildiğinde, bedenine istemediğin bir el değdiğinde, evinin kapısı,penceresi didik didik edildiğinde, düşüncelerin yüzünden hiç hak etmediğin muamele gördüğünde, konuşurken sırf yasak diye dilini lal ettiğinde o ateş seni de yakar. Beni de! …
Niyetinde olmasa hainlik, zikrinde olmasa yalan, dolan, aldatmaca yüreğine sığmaz yaptıkların. Yediklerin, içtiklerin hatta teneffüs ettiğin hava bile nefes borundan geri gelir nefsinle. Sor şimdi en yakınan, anlatacakları vardır sana. Hep böyle değil midir zaten? Ne zaman düşse insanoğlu bir günaha, bedelini hep paylaşmak ister karşı tarafla. Oysa ki bilmez misin, hiç öğretilmedi mi sana ?
“Günah” paylaşılmaz başka bir âdemoğlu ile asla. Paylaşılsaydı şayet “Günah” olmazdı adı bu dünyada.
Gizli, saklı her ilişki büyük sınavla sınanır hayatta. Etrafında ne varsa yok eder, yakıp yıkar geçer. Bedellerini yine en masumlar öder. Kendini kandırır ademoğlu “Geçer” diye ama bunların hepsi ipe,sapa gelmez safsata. Sende biliyorsun, bende ne kadar hainlik varsa nefsinde hesabı sorulacak bir gün gerçek alemde. Karşı karşıya duracağız.
“Ver” diyeceğim sana
“Ver, inandığın ne varsa hepsini ver”
Karşı çıkacaksın önce.
“ Yapmadım”
“Söylemedim”
“Ben değildim”
Diyeceksin hatta. İşte o zaman dile gelecek, kalbin, fikrin, ellerin, ayakların ne kadar uzuv varsa sahip olduğun hayatta. Anlatacaklar birer birer, nasıl yaptığını, neler yaptığını ve tüm bunlar olurken, o en “Masumları” nasıl hunharca hiçe saydığını. Nasıl görmemezlikten geldiğini hatta bilmiyorlar sanıp nasıl rahat nefes alıp verdiğini soracak sana işte o zaman sana.
Sen ne yaparsan yap bu dünyada, yaratıcı sabunla temizlenmeyecek ayıp vermesin insanoğluna.
Sen ne konuşursan, konuş bu dünyada, sorduklarında;
“Hakkınızı helal ediyor musunuz burada yatana ?”
Tanıdığın kadın-erkek kim varsa teslim etmeyecek hakkını sana.
İşte tüm bunlardan mütevellit ben senin günahını, yanlışını, hainliğini görüp, susuyorsam şayet, sesimi sesine, yüzümü yüzüne döndürmüyorsam.
Sende az “İnsan” ol... Az ama...
Çok olma. Çünkü olamazsın nihayetinde aslında.
Ne demişler
Fail ile mevcudu hemen bil ki Huda'dır
İnkarı beladır!...