
- Katılım
- 14 Mar 2024
- Mesajlar
- 2,216
- Tepkime puanı
- 115
- Puanları
- 63
- Konum
- Fizan
- İlişki Durumunuz
- Evli
- Burcunuz
- Balık
- Takım
- Fenerbahçe
- Konu Yazar
- #1
DÎVAN-I KEBÎR TERCÜMELERÎ
Dîvan-ı Kebîr'in tamamı Abdulbaki Gölpınarlı merhum tarafından yedi cilt halinde Türkçeye tercüme edilmiş ve Kültür Bakanlığı'nca yayınlanmıştır. Ayrıca Dîvan-ı Kebîr'den dilimize seçmeler de yapılmıştır.
Midhat Baharî merhumun 1927 senesinde eski harflerle çıkmış bir Destegül'ü olduğu gibi, yine Midhat Baharî hazretleri, İran edîblerinden Hidayet Han'ın Dîvan-ı Şems'ül-Hakayık adlı kitabını üç cilt halinde dilimize tercüme etmiştir.
Bu tercüme Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanmıştır,. Ne yazık ki bu üç ciltlik tercümede, Mevlana'ya ait olmayan bir çok şiirler vardır. Bu şiirler bir takım Şiî ve îsmailiye mezhebinde olan şairlerin şiirleridir. Ne yazık ki bu şiirlerin bir ayıklama yapılmadan dilimize çevrilmesi yurdumuzda, Mevlana'nın yanlış tanınmasına sebep olmaktadır. Ayrıca Abdülbaki Gölpınarlı'nın Dîvan-ı Kebîr'den seçtiği, nesir halinde tercüme ettiği ve Güldeste adını verdiği şiir kitabı, 1955 yılında Remzi kitabevi tarafından yayınlandı.
Ayrıca Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri de, Dîvan-ı Kebîr'den kırk, elli kadar şiiri dilimize manzum olarak çevirmiş, bunların bir kısmı, Marifetndme'de, bir kısmı dadivanında bulunmaktadır. Bu şiirler, Şefik Can tarafından derlenmiş, bugünün Türkçesine çevrilerek Divaan-ı Kebîr'deki şiirlerle beraber, bir kitap haline getirilmiştir, fakat bu kitap henüz yayınlanmamıştır.
Abdülkadir Gölpınarlı merhumun seçtiği, manzum olarak dilimize çevirdiği şiirler de 1980 senesinde Gözlem yayınevince yayınlandı, bu kitabın adı Bugünün Diliyle Mevlana'dır.
Dîvan-ı Kebîr'den yabancı dillere de tercümeler yapılmıştır. Prof. Dr. Annemaria Schimmel tarafından Almanca'ya manzum olarak elli altı gazel tercüme ve neşr edilmiştir.
Reynold A. Nicholson'un Dîvan-ı Şems-i Tebrizi'den seçme şiirlerini de unutmamalıyız.
Dîvan-ı Kebîr'den, Rusça ve Japonca'ya kadar bir çok dünya dillerine seçme ve tercüme yapılmıştır.
Mevlana Dîvan-ı Kebir'deki şiirlerini islamî edebiyattaki nazım şekillerinden olan gazel şeklinde söylemiştir. Bilindiği gibi gazel, konu olarak lirik aşk şiirlerini ele alır. Gazellerde şekil itibarıyla birinci beyitteki mısralar kendi aralarında kafiyeli olup, gazelin diğer beyitlerinin ikinci mısraları, birinci beyitle aynı kafiyededir ve her gazelin bütün beyitleri aynı vezinle yazılır ve her beyit konu itibarıyla küçük bir şiir parçasıdır. Nasıl rubaîler dört mısrada aynı konuyu işlerlerse, her gazelin her beyiti ayrı ayrı konuları taşıyabilir.
Bu beyitler sadece vezin ve kafiye bakımından bir araya gelmişlerdir. Eğer bütün beyitler aynı konuyu işlerlerse o gazele "yek avaz" adı verilir ve çok makbul sayılır. Mevlana bu gelenege uyarak gazellerinin bazılarında her beyitte ayn bir konuyu işlemiştir, ama Mevlana çoğu zaman mesela on beş beyitlik bir gazelinde bile aynı konuyu terennüm etmiş-tir. Bu yüzden biz Mevlana'nın gazellerini okurken, her beyiti ayrıca bir konuyu işleyen küçük bir şiir parçası sayabiliriz.
Gazeller tercüme edilirken, beyitlerden en fazla dikkat çekeni o gazele başlık olarak alınmiştır. Metinlerde bu başlık yoktur. Bu sebeple biz herhangi bir gazeli okurken aynı gazelde çeşitli konulara değinilmesine şaşmamalıyız.
Her beyiti ayrıca dikkatle okumak, manalarının derinliğine varmak ve düşünmekle onun zevkine varılır.
Hak şairlerinin çoğu zaman yazdıkları şiirlerde mey (şarap) ve sevgiliden bahs etmekte olduklarını herkes bilir. Bunlara akıl erdiremeyen bazı kişilerin yanlış fikirlere sapmamaları için, bu mecazî deyimlerin açıklanması gerekmektedir.
Dîvan-ı Kebîr'in tamamı Abdulbaki Gölpınarlı merhum tarafından yedi cilt halinde Türkçeye tercüme edilmiş ve Kültür Bakanlığı'nca yayınlanmıştır. Ayrıca Dîvan-ı Kebîr'den dilimize seçmeler de yapılmıştır.
Midhat Baharî merhumun 1927 senesinde eski harflerle çıkmış bir Destegül'ü olduğu gibi, yine Midhat Baharî hazretleri, İran edîblerinden Hidayet Han'ın Dîvan-ı Şems'ül-Hakayık adlı kitabını üç cilt halinde dilimize tercüme etmiştir.
Bu tercüme Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanmıştır,. Ne yazık ki bu üç ciltlik tercümede, Mevlana'ya ait olmayan bir çok şiirler vardır. Bu şiirler bir takım Şiî ve îsmailiye mezhebinde olan şairlerin şiirleridir. Ne yazık ki bu şiirlerin bir ayıklama yapılmadan dilimize çevrilmesi yurdumuzda, Mevlana'nın yanlış tanınmasına sebep olmaktadır. Ayrıca Abdülbaki Gölpınarlı'nın Dîvan-ı Kebîr'den seçtiği, nesir halinde tercüme ettiği ve Güldeste adını verdiği şiir kitabı, 1955 yılında Remzi kitabevi tarafından yayınlandı.
Ayrıca Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri de, Dîvan-ı Kebîr'den kırk, elli kadar şiiri dilimize manzum olarak çevirmiş, bunların bir kısmı, Marifetndme'de, bir kısmı dadivanında bulunmaktadır. Bu şiirler, Şefik Can tarafından derlenmiş, bugünün Türkçesine çevrilerek Divaan-ı Kebîr'deki şiirlerle beraber, bir kitap haline getirilmiştir, fakat bu kitap henüz yayınlanmamıştır.
Abdülkadir Gölpınarlı merhumun seçtiği, manzum olarak dilimize çevirdiği şiirler de 1980 senesinde Gözlem yayınevince yayınlandı, bu kitabın adı Bugünün Diliyle Mevlana'dır.
Dîvan-ı Kebîr'den yabancı dillere de tercümeler yapılmıştır. Prof. Dr. Annemaria Schimmel tarafından Almanca'ya manzum olarak elli altı gazel tercüme ve neşr edilmiştir.
Reynold A. Nicholson'un Dîvan-ı Şems-i Tebrizi'den seçme şiirlerini de unutmamalıyız.
Dîvan-ı Kebîr'den, Rusça ve Japonca'ya kadar bir çok dünya dillerine seçme ve tercüme yapılmıştır.
Mevlana Dîvan-ı Kebir'deki şiirlerini islamî edebiyattaki nazım şekillerinden olan gazel şeklinde söylemiştir. Bilindiği gibi gazel, konu olarak lirik aşk şiirlerini ele alır. Gazellerde şekil itibarıyla birinci beyitteki mısralar kendi aralarında kafiyeli olup, gazelin diğer beyitlerinin ikinci mısraları, birinci beyitle aynı kafiyededir ve her gazelin bütün beyitleri aynı vezinle yazılır ve her beyit konu itibarıyla küçük bir şiir parçasıdır. Nasıl rubaîler dört mısrada aynı konuyu işlerlerse, her gazelin her beyiti ayrı ayrı konuları taşıyabilir.
Bu beyitler sadece vezin ve kafiye bakımından bir araya gelmişlerdir. Eğer bütün beyitler aynı konuyu işlerlerse o gazele "yek avaz" adı verilir ve çok makbul sayılır. Mevlana bu gelenege uyarak gazellerinin bazılarında her beyitte ayn bir konuyu işlemiştir, ama Mevlana çoğu zaman mesela on beş beyitlik bir gazelinde bile aynı konuyu terennüm etmiş-tir. Bu yüzden biz Mevlana'nın gazellerini okurken, her beyiti ayrıca bir konuyu işleyen küçük bir şiir parçası sayabiliriz.
Gazeller tercüme edilirken, beyitlerden en fazla dikkat çekeni o gazele başlık olarak alınmiştır. Metinlerde bu başlık yoktur. Bu sebeple biz herhangi bir gazeli okurken aynı gazelde çeşitli konulara değinilmesine şaşmamalıyız.
Her beyiti ayrıca dikkatle okumak, manalarının derinliğine varmak ve düşünmekle onun zevkine varılır.
Hak şairlerinin çoğu zaman yazdıkları şiirlerde mey (şarap) ve sevgiliden bahs etmekte olduklarını herkes bilir. Bunlara akıl erdiremeyen bazı kişilerin yanlış fikirlere sapmamaları için, bu mecazî deyimlerin açıklanması gerekmektedir.