- Katılım
- 26 Mar 2024
- Mesajlar
- 2,811
- Tepkime puanı
- 141
- Puanları
- 63
- İlişki Durumunuz
- Sizene
- Burcunuz
- Balık
- Takım
- Fenerbahçe
- Konu Yazar
- #1
Bülent Akyürek - İçinizdeki Öküze Oha Deyin
Kişisel Gelişim kitaplarının bulunduğu raflar günden güne büyüyor, genişliyor ve insanları başarmaya; kazanmaya, zengin olmaya mecbur bırakarak hayvanlaştıran bu papazlara kimse Oha! diyemiyor!
Kaderine meydan okuyan; kararlı, gururlu, kaybetmeyi sevmeyen, düşük karakterli insana Modern İnsan deniyor. Şeytanın dervişleri, kişisel gelişim kitaplarında kazanma hırsıyla yanıp tutuşan üç kuruşluk adamların, önüne geleni kazıklayarak tırmandıkları zirve yollarını gençlerimize iyi bir haltmış gibi anlatarak binlerce başarı öyküsü ürettiler, kötü örnek oldular. Sektör, aldı başını gidiyor. Kişisel Gelişim Kursları, konferans ve seminerlerine inanılmaz talep olduğundan dolayı korkunç paralarla bilet kesiliyor. Bu yeni dinin ayetleri, peygamberleri, hadisleri, kutsal kitapları, evliyaları, türbeleri, ritüelleri var. Bu yeni Kişisel Gelişim Dini sayesinde dünyada Huzur içinde çorbasını içebilen mutlu, küçük adam kalmadı.
Artık okuma yazma bilmeyen sıradan, iddiasız bir adam bile; İçindeki Devi çıkardığında, bilimsel buluş yapabileceğine, Marstan taş getirebileceğine ve başbakan olabileceğine inanıyor
Düşün başar, Tut Kopar, Kendini Fişekle, Kuantum Düşünce, Senin Neyin Eksik, İstersen Yaparsın, Her şey Elinde, Kim Tutar Seni, Yürü Koçum Yollar Senin kitaplarıyla aydınlanan sıradan insanlar birer kibir abidesi olarak aramızda dolaşıyorlar.
Kimse kaderine razı olmuyor, kimse haddini bilmiyor. Herkes; İnşikak Suresinin 6.ayetini görmezden gelerek kısa zamanda köşeyi dönmek istiyor: Ey insan! Hakikaten sen, Rabbine kavuşuncaya kadar çalışıp didineceksin. Nihayet sen Ona kavuşacaksın. Oysa insan, ihtiyaçlarını karşılamak zorunda olduğu müddetçe yeryüzünde zahmet ve acılara sabrederek ahirete kadar helalinden çalışmak mecburiyetindedir. Cümleyi okuyanlar bu kadar kolay mı diyecekler? ...
***
Sabahları uyanır uyanmaz tüm dünyaya av hayvanı gibi bakan, kazanmaya kilitlenmiş para avcısı insanlar topluluğuyla nasıl birlikte yaşayacağız? Bunlara nasıl Çüş! diyeceğiz, kim diyecek?
Yaşadıkları dünyada her şeyi isteyen, bütün değer ve nesnelerle çiftleşmeye çabalayan kapitalizm çapkını adamlar İyi ve güzel olan her şeyi hak ediyorum! kandırmacasıyla barbarlıklarına ahlâk eklemeyi de unutmuyorlar. Amentülerinde; giyim, kuşam, dil, yetenek, etkileyici ses tonu, özenle seçilmiş önceden düşünülmüş cümleleri, güç kullanımı ve tükenmez imkânlarıyla Maddeyi ayarla, hallet! yazıyor.
Milli Çüş Hareketini başlatmakta ne kadar gecikmişim yeni anlıyorum ve bin dört yüz yıl öncesine gidip kaldığımız yerden devam edersek kaybettiğimiz yüzyılları geri kazanacağımızı sanıyorum
Ahiret imkânları için dünyayı ayakları altında ezmeye gönül vermiş her insan Milli Çüş Hareketine davetlidir ve Milli Çüş Hareketinin onursal üyesidir!
Kapitalizm ile birlikte hareket eden kişisel gelişimcilerin iş toplantıları; iş yemekleri, kullandıkları mekânlar, tasarlanmış eşyaları erotik bir dilin şaheser paragrafları gibidir.
Barbarların sertliklerine karşılık bu yeni caniler kafayı taktıkları insanları yumuşak bir dil ve dekor üstünde halletmeyi salık verirler.
***
... Doğudan dualarla kovulan şeytan, imparatorluğunu batıya kurdu ve yüzyıllardır oradan saldırıyor. Şeytanı şeytanca yenmekten başka çaremiz yok. Şehit kanıyla sulanmış bereketli topraklarımızı, mimarimizi, asaletimizi korumamız gerekiyor laflarına inancımı yitirdim. Tek stratejimiz var kıçımızı kurtarmak Strateji bu!...
***
... Batı: Adam olamamış ama bilim adamı olmuş adamlarla dolu
Doğunun bilim adamı yoktur, adamların bilimleri vardır ve bu adamlar bilimlerini tabiata zarar vermek için kullanmaz.
Doğuda tabiatla savaş günahtır. Buna insanın kendi tabiatı da dâhildir! Tabiat Allahın olduğu için ayak uydurulur, övgüye mahzar olur.
Batının çıldırmış sömürgecileri Dünyanın kıçı neresidir? diyerek kutuplara gittiler. Lanetli ayaklarını oraya değdirdikleri günden beri de buzullar eriyor, dengeler bozuluyor
***
...
Dikkat edin, siz çalıştıkça; sizin başınızda, sizin emeğinizle, sizi yöneten birileri oturdukları koltuklarında şişkolaşır ve kasalarını parayla doldururlar.
Niçin bir adım atarak başkasının göbeğine yağ olalım? Onlar, bununla da yetinmezler, ayrıca hak ettiğimizden azını kazandığımız aylığımızı almaya giderken bu kez onları dilimizle yağlarız.
Kapitalizm, yoksulların yağlarıyla beslendikçe biz günden güne eriyoruz. Hiç aklımız yok mu?
İnsanoğlu cennette; yiyip, içip, şükredecekti ama Hz. Âdem; kendisi için küçük, insanlık için büyük olan o adımı atıp elmaya uzanınca, ilahi sofradan kovulup, dünyada karnımızı doyurmak için çalışmak, çile çekmek zorunda kaldık....
***
... Gündelik hayatta Tezgâhtarın güzelliğinden büyülendim, karşı koyamadım ürünü satın aldım. benzeri cümleleri duymuşsunuzdur.
Kapitalizm: Güzellik veya kışkırtıcı giysinin karşı koyulamaz gücünü bildiği için satış elemanlarının bayan olmasını sağladı. Yani ürüne odaklı satış için birkaç çıplak kadın gerekiyor, hepsi bu
Şeytanın Dervişlerinin yazdıkları Karşınızdaki İnsanı 8 Dakikada İkna Etme Sanatı gibi fitne örgütleyen kitaplarla, müşterinin G Noktasını bulup orayı kurcalıyor, parlatıyorsunuz. Bu acımasız satış elemanlarını büyük kapitalistler yetiştiriyorlar...
***
Ben, otuz altı yılını ateist olarak geçirmiş akılsız biri olarak Huzur İslamda sanarak hidayete erdim fakat gördüm ki huzurun bulunacağı son yer İslammış. Bütün gün; kendinize, ümmete, başkalarına kızarak yaşıyor ve öfkenizin kurbanı oluyorsunuz. Aşkını ilan edememiş veya ilan etmiş ama karşılık alamamış bir adamın mutsuzluğu nefsinin isteklerini doyuramamakla açıklanır ama aşktan karşılığını alanlara bakınız, sırıtarak gezerler.
Mutluluk, şımartılmış nefislerimizin fotoğrafıdır. Mutluluk; dünyevi zaferlerin müziği, kayıp cennetimizin cenaze törenidir. Mutluluk, dünyada bulunmayan tek elementtir.
Duygusallık çocuksu, gelişmemiş yanlarımızdan beslenir. Ulusalcıları da zayıflatan şey duygusal törenler, söylemler değil midir? Meydanlara çıkıp bayrak sallamak, iki gazete manşetiyle balkona bayrak asmak en kolay vatandaşlık görevi oldu. İlim yok, irfan yok, elde bayrakla dolaşarak kendimizi kandırıyoruz. Uzun saçlı ulusalcılar, mübarek bayrağımızın dibinde timsah gözyaşları döküp duruyorlar