- Katılım
- 15 Nis 2024
- Mesajlar
- 62
- Tepkime puanı
- 18
- Puanları
- 8
- İlişki Durumunuz
- Evli
- Burcunuz
- Terazi
- Takım
- Beşiktaş
- Konu Yazar
- #1
Allah İçin Nice Kapılar Açar
Tasavvuf yolunun büyüklerinden Mâlik bin Dinar bir gün hacca gitmek için yola koyulmuştu… Yollan eline (iolayıp mukaddes beldeye doğru gidiyordu… Bir ara bir kuşun göklerde çırpındığını gördü. Dikkat edip baktı: Kuşun ağzında bir parça ekmek vardı. Kuş az ötedeki bir kayalığa indi… Biraz sonra tekrar havalandı ve göklerde kanat çırparak gözden kayboldu…
Mâlik Hazretleri merak etmişti. Bir taşı kendine siper edip bekledi. Uzun bir zaman geçmemişti ki, aynı kuşun ağzında ekmekle gelip tekrar kayalıklar arasında kaybolduğunu gördü. Kendi kendine *.
Ey Mâlik, dedi, bunda bir iş var!…
Ve hemen kuşun indiği yere doğru tırmanmaya başladı. Tepeyi aşınca kuytulara dikkatle baktı…
O da ne?
Yalçın kayalar arasında, mezar gibi kuytular içinde eli ayağı bağlı bir adam duruyordu. Adam güneşten yanmış, dudakları susuz kalan topraklar misâli çatlamıştı.
Perişanlık her tarafından akıyordu. Bir nefeste kendisini o perişan «/inmın yanına attı ve dedi:
— Ey Allah’ın kulu, bu nice haldir?
Adam, çatlayan dudaklarım usul usul kıpırdatarak:
— Ah, dedi, sorma!. Hacca gidiyordum, haramilerin baskınına uğradık. Şakiler kervandakilerin hepsini soy« dular. Ben gücüme kuvvetime güvendiğim için kaçtım. Ne var ki, arkamdan yetişip beni de soydular. Sadece soymakla da bırakmadılar, üzerimde ne varsa hepsini aldılar ve elimi ayağımı bağlayıp beni bu çukura attılar… Geceli gündüzlü tam bir haftadır bu ölüm çukurunda çile dolduruyorum. Açlık ve susuzluk can damarımı koparacak bir hâle geldi. Sonunda ellerimi Allah”ın hacet
kapısına açtım:
Babbi, Yâ Rabbi, dedim; senin rızân için yola çıkktım. Görüyorsun ki zalimler beni olum kuyusuna attılar. Senden gayri kimsenin benden haberi yok. Sana sığınıyorum, beni şu açlık ve susuzluktan halâs et bu felâket kayasım benim üstümden al ve beni lûtfunla doyur!
Bu duâyı henüz bitirmiştim ki, bir kuş ağzında ekmekle gelip göğsümün üzerine kondu. Getirdiği ekmeği gagasiyle koparıp koparıp bana yedirdi. Sonra gitti, bir kap dolusu su getirdi ve içirdi. Boylece Rabbimin keremiyle açlık ve susuzluktan kurtuldum…
Mâlik Hazretleri hayretler içinde kaldı. O kadar şevke gelmişti ki, değirmen taşlan gibi dönüyor; «Yâ Rezzâk, yâ Rezzâk!» diyerek gözyaşı incilerini topraklara döküyordu…
Az sonra adamın elini ayağım çözüp güçlükle kaldır dı ve:
— Ey iyi adam, dedi, davran!… Seni menziline ulaştıracağımı..«
Gerçekten de dediğini yaptı, o bas kulu kervana ulaştırdı. Fakat bu sırada acaip bir şey oluyordu. Ekmek ve
su getiren kuş göklerde kanat çırpıyor, garip sesler çıkararak kervanın üzerinde dönüp duruyordu. Mâlik bin Dinar Hazretleri bir müddet havada kanat çırpan kuşa nazar ettikten sonra dedi ki:
— Bu kuş diyor ki, Allah”a tanı bir ihlâs ve iltica ile duâ ederseniz, duânızı kabul eder, size görünmezlerden kapılar açar!…
Evetî
Olursa İman kâmil, amel güzel ve sâlih, Elbette ötelerde size gülecek talih!…